Yangın ve Güvenlik Dergisi 108. Sayı (Eylül 2007)

Halkın günümüzde "Yürüyen Köşk" olarak isimlendirdiği köşk Yalova'dadır. Deniz kenarında, 13 Eylül 1929 tarihinde Atatürk'ün yazlık köşklü olarak inşa edilmiştir. Atatürk, 1936 yılında gittiği yazlık köşkün bahçesinde ağacın dalını kesmeye çalışan bir bahçıvanla karşılaşır, hemen durdurur ve kesimin nedenini öğrenmek ister. Bahçıvanın gerekçesi ağacın gelişip uzayarak köşkün duvarlarına dayandığıdır. Dallar yapının penceresinden içeriye girmeye başlamıştır. Ağacın dalının kesilmeile birlikte, kardeşi Makbule Hanım ve Yunus Nadi ile görevlilerin hazır bulunduğu l O Ağustos 1936 günü bina 4.80 m kaydırılarak çınardan uzaklaştırılır ve çınarın dalı kesilmekten kurtarılır. Her bir karesinde tarih yazılan ve onlarca kararın alındığı "Yürüyen Köşk", günümüzde Atatürk'ün kullandığı son derece mütevazı oda takımları ile çınarın gölgesinde durmakta ve müze olarak kullanılmaktadır. sine razı olmayan Atatürk ağacın dalının Afet İnan; "Çankaya köşkünden meclis kesilmemesini binanın uzaklaştırılmasını binasına giderken o günün Ankara'sında emreder. "Ağaç kesilmeyecek, köşk kay- bir tek iğde ağacı vardı" diye yazıyor. d ırılacak" der. Atatürk, onun önünden geçerken arabasını durdurup iner, selam verirmiş. NeVerilen emir üzerine, 8 Ağustos 1936 ta- den böyle yaptığı sorulunca: 'O, yediğim rihinde önce bina çevresindeki toprak, meyvenin, sığındığım gölgenin, solubüyük bir dikkatle kazılıp yapının temel duğum havanın bir neferi. En az öbür seviyesine inilir. İstanbu l'dan getirilen neferler kadar bunun da selama hakkı tramvay rayları döşenir. Santim, santim var' dermiş. Bir gün bir de bakıyor, ağaç çalışılarak, bina yapı altına sokulan raylar kesilmiş . Yolu genişletmek için kesmişler. üzerine oturtturulur. Bir yaz günü Atatürk 'Yahu', diyor, 'bana sorsaydınız o ağacı TULUMBACI 1 kurtaracak yol bulurdum." Sonra dayanamıyor, arabaya biniyor, sürücüyle arkadaşının önünde hüngür hüngür ağlıyor. Falih Rıfkı Atay "Babamız Atatürk" kitabında, kendi ağzından dinlediğini, bir gün Kurmay Başkanı ismet Bey'le Diyarbakır çöllerinde atla giderken Musrafa Kemal'in "Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç d ini. .. Bir din ki ibadeti ağaç dikmek olsun" dediğini, Atatürk'ün çiftlik dağlarının ormanlaşması ile bizzat uğraştığını, hemen hemen her ağaçta hakkının olduğunu, nerede bir söğüt görse pikniğe gittiğini yazmaktadır. Yine Falih Rıfkı Atay; Atatürk'ün doğa sevgisini şöyle anlatıyor: Atatürk, tabiatı ve ağacı çok severdi. Atatürk Orman Çiftliğ i' ni boz topraktan ormanlık haline getirdi. Ağaçların dikilişini, duruşunu, büyüyüşünü adım adım izledi. Akköprü tarafından Çiftliğe giden yolun etrafındaki boş topraklar meyvelik olmuştu. Bir gün bu meyvelikten geçerken birden bire şoförüne; "Dur!" dedi. Arabadan inerek orada bulunanlara; "Bu(ada bir iğde ağacı vardı. YANGIN ve GÜVENLiK SAYI 1081 9

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=