Yangın ve Güvenlik Dergisi 112. Sayı (Ocak 2008)

1 iş GÜVENLiĞi sürekliliğinin sağlanmasının önemli olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle 2006 yılında sosyal ortaklarımızla birlikte inşaatsektörüne yönelik bir kampanya gerçekleştirilmiş, 2007 yılında iseyineaynı anlayışla maden sektörüne yönelik bir kampanya başlatılmıştır. Bu kampanya 2008'de de devam edecektir. Ayrıca temel bileşenlerinden biri, söz konusu sektörlerde iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesi olan bir AB projemiz 2008'de başlayacaktır. Meslek hastalıkları tanı sisteminin yeterli hale getirilmesi için ise; koruyucu hekimlik hizmetinin etkin hale getirilmesi, işyeri hekimlerinin bilinçlendirilmesi, meslek hastalıkları tanısı koymaya yetkilendirilmiş hastanelerin artırılması ile böylece hizmetin yaygınlaştırılması gibi çalışmalar meslek hastalıklarına tanı koyulmasında ve erken tedavide büyük yararlar sağlayacak ve bu konuda istatistiklerimizde yer alan veriler de daha doğru hale gelecektir. Sosyal Sigortalar Kurumu istatistikleri doğrultusunda, Türkiye'de iş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle kaybedilen iş günü ve dolayısıyla ortaya çıkan zararın yüksek olmasının sebepleri sizce nelerdir? ÇSGB olarak iyileştirme çabalarınız nelerdir? Türkiye'deki oranları, dünyadaki oranlarla karşılaştırırsanız neler söyleyebilirsiniz? Toplumların daha çağdaş ve konforlu yaşamasına hizmet eden teknolojik gelişmeler insan hayatı ve çevre için tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Özellikle gelişen sanayileşme, yoğun makineleşme ve üretim sürecine giren yüzlerce kimyasal madde ile birlikte iş kazaları ve meslek hastalıklarında önemli artışlar meydana gelmiştir. Üretim sürecine giren her yeni madde, her yeni makine, araç ve gereç; insan, işyeri, çevre sağlığı ve güvenliği için tehdit oluşturmaktadır. Bir bakıma yükselen yaşam standardının faturası, insanlığa iş kazaları, meslek hastalıkları ve çevre kirlenmesi olarak kesilmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu gerek maddi ve gerekse manevi kayıplar gelişmekte olan ülkelerin kalkınma çabaları önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. Ödenmesi gereken fatura ise bu ülkelerin Gayrı Safi Milli Hasılalarının (GSMH) YANGIN ve GÜVENLİK SAYI 112 64 önemli bir bölümünü teşkil etmektedir. Bazı kaynaklarca, endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin, bu ülkeler i n GSMH' nın % l 'i ila %3'ü oranında değiştiği belirtilmektedir. Ülkemizde ise en iyimser yaklaşımla, iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 katrilyon TL olacağı tahmin edilebilir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre 2006 yılında 79.027 iş kazası, 574 meslek hastalığı vakası meydana gelmiş, bunların l .60l'i ölümle sonuçlanmıştır. 2006 yılında iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu kaybedilen iş günü sayısı ise, 1.905.235 dir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu maddi ve manevi kayıplar, ülke ekonomisi açısından fevkalade önemli boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenle ülkemizde de iş sağlığı ve güvenliği alanında çok ciddi tedbirlerin alınması gerekmektedir. İş kazalarının oluşmasında üretim teknolojisi, üretim araçları, çevre koşullarının yanında sosyolojik, psikolojik, fizyolojik bir çok etken de rol oynamaktadır. Ayrıca 4857 sayılı İş Kanununa göre iş sağlığı ve güvenliği alanındaki örgütlenme zorunluluğunun 50 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerine getirilmiş olması da bu etkenlerden biridir. Bunun dışında işgünü kaybına neden olan iş kazalarının oluşmasında, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması yani işyerindeki güvensiz durumlar ile iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulmaması yani çalışanların güvensiz davranışları önemli yer tutmaktadır. İş kazaları sadece Türkiye'nin değil dünyanın da önemli sorunlarından biridir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Çalışma Örgütü'nün (ILO) yaptığı bir araştırmaya göre, iş kazalarının yüzde 72'si, 50'den az işçi çalıştıran işyerlerinde meydana gelmekteve her 6 daki kada bir iş kazası meydana gelmektedir. Dünyada her yıl 270 milyon iş kazası olmaktadır. Bu kazalarda da her gün 5 bin kişi yaşamını yitirmektedir. WHO'ya göre, l 60 milyon kişi meslek hastalıklarına yakalanmış, 22 bin çocuk ise iş kazalarında ölmüştür. Toplam küresel gelirin yüzde 4'ü de iş kazalarında yitirilmiştir. ILO kaynaklarına göre; her yıl 1 .2 milyon çalışan iş kazaları ve meslek hastalıkları dolayısıyla hayatını kaybetmekte, yine aynı kaynaklara göre, her yıl 250 milyon insan iş kazaları, 160 milyon insan da meslek hastalıklarına yakalanmaktadır. Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (OSHA) kaynaklarına göre ise Avrupa Birliğinde; t Her üç buçuk dakikada bir işle ilgili nedenlerden bir kişi ölmektedir. t Her yıl, 142.400 kişi mesleki hastalıklardan ve 8900 kişi iş kazalarından ölmektedir. t Her yıl, 1 50.000 ölüm vakasının yaklaşık üçte biri işyerindeki tehlikeli maddelerden kaynaklanmaktadır (21 .000 asbest vakası dahil olmak üzere) ILO kaynaklarına göre ölümlü iş kazası oranlarında Türkiye maalesef l O y ı ldır ilk üçte yer almaktadır. Tablo l ' de yer alan EUROSTAT - Avrupa İstatik Ofisi verilerine göre ise 1994 - 2004 yılları arasında, ölümlü iş kazası oranlarında Avrupa üyesi ülkeler içinde Türkiye ilk sırada yer almaktadır. Yapılan bu karşılaştırmalardan da anlaşılacağı gibi iş kazaları ve meslek hastalıklarının azaltılması konusunda ciddi çalışmalar yapılması gereği ortaya çıkmaktadır. Genel Müdürlüğümüz, Bakanlığımız görevleri arasında yer alan; iş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak tedbirlerin alınması, toplumun sağlık ve güvenlik konularında duyarlaştırılması, mevzuatın etkin uygulanmasının sağlanması için yoğun çaba göstermektedir. Son 30 yıldır yürürlükte olan, ancak çağın ve teknolojinin gerisinde kalmış olan iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının yenilenme çalışmaları AB adaylık sürecinde sürdürülen uyum çalışmaları kapsamında hız kazanmış ve 33 adet İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Güncellenen İSG mevzuatının sahada uygulanabilirliğini artırmak, işveren ve sosyal paydaşların yeni mevzuatla ilgili bilgi birikimi ve duyarlılıklarını artırmak amacı ile Genel Müdürlük çalışmaları sürdürülmektedir. Ancak İSG Mevzuatı'ndaki risk değerlendirmesine dayalı önleyici yaklaşım ve bu yaklaşımın getireceği olumlu yansımalar henüz tam olarak elde edilememiştir. Nitekim uyumlaştırılan İSG mevzuatının

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=