Yangın ve Güvenlik Dergisi 124. Sayı (Ocak-Şubat 2009)

TULUMBACI "Geçmişini bilmeyen geleceğini yönlendiremez". . . Bu sözün gizemini, Budapeşte İtfaiye Müzesi'ni gezerken daha çok hissettim. Tokyo'da, Londra'da ve Berlin'de itfaiye müzelerini gezmiştim ama Budapeşte İtfaiye Müzesi'ndeki kadar etkilenmemiştim. Çünkü, diğerlerini gezerken henüz İtfaiye Müdürü değildim ve İstanbul İtfaiyesi'nin geçmişini bilmiyordum. Kendi kendime "Dünyanın en eski itfaiyelerinden olan İstanbul İtfaiyesi'nin neden müzesi yok, mutlaka olmalı" dedim. İstanbul'a gelir gelmez İtfaiyeye uzun yıllarını veren, o tarihte yardımcım olan merhum Zeki Koca'ya sorduğumda, İstanbul İtfaiye Müzesi'nin çok seneler önce açıldığını, daha sonra l 960'1ı yıllarda kapatıldığını ve birçok eserin depolarda çürümeye terk edildiğini söyledi. İlk defa 1 932 yılında Türk itfaiye tarihine ışık tutmak amacıyla eski eserler bir araya toplanmış ve itfaiye müzesinin ilk temeli atılmış. Uzun bir süre açık kalan müze, zamanla depo görünümüne girmiş ve ziyaretlere kapatılmış. Depoyu gezdiğimde çok değerli tulumbolar ı n tahtalarını böceklerin oyduğunu, demir malzemelerin paslandığını ve bütün eserlerin toz içinde bulunduğunu gördüm. Bu eserleri toplamak için çaba gösteren büyüklerimiz bu durumu görselerdi kahrolurlardı diye düşündüm. Diğer ülkelerde olduğu gibi, itfaiyenin geçmişini gelecek nesillere aktarmak için eserleri 1 S I YANGIN ve GÜVENLİK SAYI 124 İtfaiye Müzesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç İTÜ Makina Fakültesi sergilememiz ve bir müze oluşturmamız gerektiğine inanmıştım. Müzeyi halkımıza açarak, özellikle küçük çocuklarımızın müzeyi gezmesini, itfaiyenin dününü ve bugününü tanımalarını istedim. Böylece hem yangın güvenlik önlemleri hakkında bilgi alacaklar, hem de itfaiye tarihini öğreneceklerdi. işe, müzeye yer bulunması, eserlerin restorasyonu ile boşladık. Binanın hazırlanması, eserlerin toplanması ve restorasyonu yaklaşık iki yıl sürdü. Amacımız, çeşitli kurum ve kuruluşların elinde bulunan eserleri toplayarak gerçek yerinde sergilemekti. Cumhuriyet itfaiyesi kurulduğunda, eski tulumbalar mahallelerin camilerine bırakıldığı için, İstanbul Müftülüğü ile irtibata geçtim. İstanbul Müftülüğü'nden ve camilerden tulumbalar aldık. Milli Saraylar Daire Boşkonı'nın yardımlarıyla, Dolmobohçe Sarayı'ndoki eski söndürme tüplerinin, sarayda kullanılan tulumbolorın ve deri kovaların müzeye alınmasını sağladım. Mimar Sinan Üniversitesi son sınıf öğrencileri ve mezunlarından oluşan 15 kişilik ekip, eserlerin restorasyonu için üç oy boyunca çalışma yaptı. Bazen gece saat 02:00'ye kadar çalıştığımız oluyordu.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=