Yangın ve Güvenlik Dergisi 17. Sayı (Temmuz 1995)

gereken yerde değil. Hatta görünümü bozmaması için görünmez yerlerdedir çoğunlukla. Düşer, kalkar, önü kapatılır, kapı durdurur. Bir de meraklıya denk gelirse bir defa ufaktan denenir. Ama kimseye söylenmez. Oysa yangın söndürme cihazları genellikle bir defa kullanılır. Çarpmalardan, düşmelerden zarar görebilir. Görev yapamaz duruma gelebilir. Bu durumda ne olmaktadır? Önce fiyatının sorulduğu, çoğunlukla amaca uygun olmayan, "yangın yangındır, söndürücü de söndürücü" mantığı ile alınan, yangın söndürme cihazına görev düştüğünde beklenen sonuç alınmayınca suçlu aranmaya başlanır. Ama kimse üslenmez. Ah vahlar arkasından, bu sektöre ve cihaza güvensizlik ve tabi haksız suçlamalar. Gerçekleri görmeden sağlıklı çözümler bulmak olası mı? Peki kim hatalı? Bu anlayış, işinin öneminin bilincinden olmayanların işine yaramakta, öneminin bilincinde olanlar da haksız rekabetle karşı karşıya bırakılmakta; bundan da tüketici ve ülke zarar görmektedir. Geri gelmeyecek olan milli servettir. O halde yalnız fiyat ölçü değildir. Tüketici de kendini sorgulamalı. Üzerine düşeni yapmalı ki uzun vadede karlı çıksın. Yeri geldiğinde bir yangın söndürücü, kurtardığı varlıkların toplamının değerindedir. Çünkü birkaç dakikada yok olabilecekleri bize yeniden kazandırmaktadır. İkincisi ise üretici ve servis cephesidir. Bilinçli tüketici bir çok sektörde işin ticaretini yapanlar için çok değerlidir. Bu işte ise pek öyle sayılmaz. Çünkü, yangın söndürme cihazı kapalı kutudur. Yangın çıktığında ne olduğu ortaya çıkar. Önünde bahanesi çoktur. Sen istedin, kullanamamışsın, zamanında doğru müdahale edememişsin gibi. Aksini ispat pek kolay olmadığı gibi gideni geri getirmek de olanaksızdır. Peki bu cehpede durum nedir? Bilindiği gibi yangınlar yanıcı maddelerin özelliklerine göre sınıflara ayrılır. Katı maddeler A, sıvı maddeler B, gaz maddeler C sınıfı gibi. Bunlara göre de kimyasal söndürme maddeleri üretilmiştir. Bu kimyasal maddelerden yararlanılarak yangın söndürme cihazları üretilmekte. Tüketicinin yeterince önemsemediği, ruhsat için faturası olsun ya da görünsün, ama ucuz olsun da ne olursa olsun, yasak savılsın dendiği ortamda neler olmaz ki. Hele birinci sorulanın fiyat olduğu, kıyasıya fiyat rekabetinin serbest ekonomi kuralları da geçerli olduğuna göre, gerisi vicdanına kalmış. Tüpün dışı da gözüktüğüne göre, kimyasal ana söndürücü madde önem kazanmakta. Un, kül, kireç geride kaldı. Artık üretim TSE'li oldu. TSE'ye göre, kuru kimyevi tozlu yangın söndürme cihazlarına kullanılacak tozda, söndürücü ana madde oranı %90'dan aşağı olmamalı, ülkemiz koşulları için zorunlu olması gereken de bu olmalı. Çünkü yangın risk sınıflaması yok. Nerede, hangi kapasitede, nasıl söndürücü kullanılması gerektiğini belirleyen kuruluş yok. Fiyat standardı zorunluluğu ve ölçüsü yok. Piyasayı denetleyecek güçlü bir mesleki kuruluş yok. Görevli resmi kuruluşların yetmesi mümkün değil. İş vicdana, insanın kendi kendine saygısına kalmış. Peki neler oluyor? Ya ABC denip BC veriliyor, ya da söndürücü ana madde oranı olması gereken ya da söylenen oranda olmuyor. İş ancak yangın çıkınca belli olacak. Yangının başlangıç durumuna, yanıcı madde miktarına, müdahale zamanına göre sonuç değişiyor. Bir yangın anında, yangın söndürme cihazı ile müdahale edildiğinde sonuç alınamaz, giderilmesi olanaksız can ve mal kaybı olursa, ilgili herkes, ben üzerime düşen her şeyi yaptım, benim hatam yoktu, diyebilme hakkını kendinde görebiliyor mu? Kendini sorguluyor mu? Yoksa fiyat rekabeti uğruna müşterinin doğru yönlendirilmesi yerine, yanıltıcı davranıyor mu? Avrupa toz, yerli toz imajını öne çıkararak işin özünü, söndürücü madde oranını perdeliyor mu? Ya da yangın sınıfına (A, B, C) uygunluğunu göz ardı ederek, ABC veya BC tozlu yerine, Avrupa ya da yerli KKT (kuru kimyevi tozlu) gibi yuvarlak sözcüklerle olay götürülüyor mu? Tozun Avrupa ya da yerli olması belirleyici değil. Söndürücü oranı yanında, asgari 2 yıl cihaz içinde akıcılığını koruması ve standartlara göre çalıştırılması sırasında süresi içinde cihazdan boşalması ve söndürme gücü önemlidir. Halan gazları yasaklandığı için bu konuya fazla girmeyeceğim. Ama unutmayalım ki, neresinde olursak olalım, bu dünya hepimizin. Şimdilik başka dünya da yok. Gelecek kuşaklara yaşanır bir dünya bırakmak en önemli görevimizdir. Yeterlilik belgesi olma olmama konusu artık kolayca görülür, istenebilir şeyler. Şüpheli durumlarda aslını veya noter tastikli suretleri istenmeli. Üretici ve servisler özetle müşteriyi doğru yönlendirmeli, garanti koşullarına uymalı. Rekabet uğruna kaliteden taviz vermeyi sürdürerek sektöre olan güvensizliği beslemek yerine, güven kazandırmalı. Sonuçta ülke ekonomisi ve bu sektör zarar görecektir. Üçüncü cephe, itfaiyeler ve resmi görevli kuruluşlarda denetimlerini, daha bilinçli tüketiciden alacağı örnekler üzerinde yapmalı, üretimle sunum arasındaki farkı ortadan kaldırma konusunda önemli olduğuna inanıyorum. Ayrıca müşterinin müşteri olmasından kaynaklanan belirleyici yönlendirmesine de katkıda bulunulmuş olacaktır. o YANGIN VE GUVENllK DERGiSi SAY!· 17

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=