Yangın ve Güvenlik Dergisi 2. Sayı (Şubat 1994)

N.AKYÜ Z potansiyelin başlangıçtan beri bilinçsiz ve günlük kazanç tutkusu içinde gelişigüzel yayılması, kazaları ve iş hastalıklarını anormal şekilde çoğaltmıştır. Bu ise, haklı olarak toplumun duyarlılığının artmasına ; teknik ve bilim elemanlarının konuyla daha yakından ilgilenmesine sebep olmuştur. Özellikle uzun süren ve tüm ulusları içine alan ya da etkileyen 1. ve 2. dünya savaşlarında, toplum aktivitesinin yoğunlaştığı süreçler olarak savaş günlerindeki kazaların ve düşman tarafın meydana getirdiği ölüm ve yaralıların karşılaştırılması olanağının bulunması, tekniğin yarattığı tehlikelerin, düşmanın verdirdiği kayıplardan çok daha fazla zarar verdiğinin saptanması, konuya eğilmenin zorunluluğuna diğer bir etken olmuştur. Bugün artık endüstride, yapı işlerinde, madenlerde, kentlerde, spor alanlarında, tarımda ve yaşamın akla gelebilecek tüm kesimlerinde meydana gelen kazaların ve sağlığa zararlı koşulların ne denli tehlikeler yarattığını, tüm insanlığı tehdit eder boyutlara ulaştığını görmeyen uygar kişi kalmamıştır. İşte bu tehlikelerle bilinçli olarak savaşım gereksinmesinin duyulması ve yayılması "iş güvenliği" kavramının da doğmasına, gelişmesine ve özerk uygulamalı teknik bir bilim dalı haline gelmesine neden olmuştur. Görüldüğü gibi, teknik güvenlik sosyal bir olgudur; toplumun her kesimi, her bireyi kendi çevresinde bulunan araçlar, makinalar, tesisler ve ortam nedeniyle bu tür tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Ancak, makinaların ve insanların yoğun olarak bir arada bulunduğu yerlerde konu kuşkusuz daha da önem kazanmaktadır. Özellikle insan-makina ilişkisinin bedensel ve ruhsal olarak çalışanlara zarar vermemesi ve hatta, insanları mutlu etmesi "teknik-iş güvenliğinin" amaçlarından başlıcasıdır. Şu halde, amaç yalnızca insanları tehlikelerden korumak değil; daha iyi bir ortamda yaşamalarını sağlamak da olmalıdır. Genel anlamda yaşamın her kesimini ilgilendiren teknik güvenlik, işyerleri söz konusu olduğunda "iş güvenliği" terimi ile dilimize girmiştir. 2. İŞ GÜVENLİĞİNİN TANIMI İş yerlerinde işin yürütülmesi ile ilgili olarak oluşan özel tehlikelerden ve sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak için yapılan metodlu çalışmalara "iş güvenliği" denir. Bu tanım işyerlerindeki teknik düzenin yarattığı tehlikelerden korunmayı belirtmektedir. Ülkemizde çok defa "iş güvenliği" deyiminin sosyal güvenlik anlamında da kullanıldığı görülmektedir. Fransızca da "securite sodal" ingilizce "security" ve almanca "versicherung" kavramlarına eş anlamlı kelime Türkçe'ye "sosyal güvenlik" olarak girmiştir. Teknik iş güvenliği tanımı, genel anlamda yalnızca çalışanların bileşkesi olarak verilmektedir. Sanayimize henüz yeteri kadar girmemiş olan, ancak çalışana yönelik iş güvenliği ile de yakından ilgisi bulunan bu üç unsur: iş güvenliği, işletme güvenliği, üretim güvenliği olarak tanımlanır. Kelimelerin anlamından da anlaşılacağı gibi, bir işletme, ancak bu üç çeşit güvenliğin birlikte mevcut olması halinde başarıyla yürütülebilir ve çalışanların güvenliği de ancak o zaman tam olarak sağlanabilir. Yukarıda verdiğimiz tanımda, dikkat edilirse, iş yerlerinin "özel tehlikelerinden" ve "sağlığa zararveren"koşullarından söz edilmektedir. İlk akla gelen; işyerlerinde böyle durumlar olmasa, iş güvenliği diye bir konunun da bulunamayacağıdır. 3. İŞ GÜVENLİĞİNİN TARİHÇESİ İnsanlar, canlarını ve mallarını, doğanın bir gereği olarak, tarihin her çağında, korumak zorunda kalmışlardır. Eski çağların doğal güçlüklerine, vahşi hayvanlara karşı yür.ütülen, korunma çabaları, sanayi evrimi sonucu bugün işyerlerindeki koşulların meydana getirdiği başka tür tehlikelere yönelmiş bulunmaktadır. 19. yüzyılın başlarında ve daha sonraları gelişen sanayileşmenin getirdiği problemlerden biri de fabrikalarda ve diğer iş yerlerinde çalışanların karşılaştıkları tehlikeler ve kötü çalışma koşulları olmuştur. Büyük bir hız� la, ilk makinaların yapılışı ve fabrikaların kuruluşu bunların kötü çalışma koşulları üzerinde durmak başlangıçta kimsenin aklına gelmemiştir. Çalışanların işverenlere karşı korunması fikri, ilk defa 19. yüzyılın başlarında,İngiltere'de tekstil fabrikalarında çalışan kadınların ve küçük çocukların çektiği ızdırapların kamu oyuna intikali sonucu meydana gelen . bir ayaklanma ile ortaya çıkmıştır. Bu ayaklanmanın öncülerinden olan Robert Owven adlı bir tekstil fabrikatörü, çocukların çalışma koşullarını kendi fabrikasında düzenleyerek iş güvenliğini ilk defa iş yerine uygulayan kişi olmuştur. Bu hareketin sonucu olarak ilk defa yapılan bu iş güvenliği yasasının adı "Çıraklık Kanunu, Sağlık ve Ahlakı" idi. Ancak İngiltere'de iş yerlerinin genel koşullarını saptayan ve devlet tarafından denetimini öngören örgütün çalışmaya başlaması 1 83 3 yılında olmuştur. İş güvenliği ile ilgili ilk fabrika yasaları, YANGIN VE GÜVENLİK DERGİSİ SAYI 2 m

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=