•• GO.ZLEM� ============D =o =ç=. D =r. =A =b =dı =u=,a=hm =an =K. =ll =IÇ = .:=; === == ===c ====- -====- c.....::> --- ----c:::> -=- -=- === =-== -==- -==- ■ ■ TARiHi YAPILARDA YANGIN Geçmişin geleceğe köprüleri olarak tanımlanan "tarihi yapılar" bir ülkenin en değerli hazineleridir. Ülkemiz köklü tarihinden kaynaklanan çok sayıda anıt yapı sayılabilecek tarihi yapıya sahiptir. Gurur kaynaklarımız arasında yer alan bu yapılarda bulunan sanat eserleri, eşine hiçbir yerde rastlanmayacak özellikleri Üzerlerinde taşımaktadır. Ülkemizdeki tarihi yapılar, çoğunlukla ahşap, taş ve ahşapla taş bir arada kullanılarak yapılmıştır. Çok sayıda yalı ve köşk tamamen ahşap, camiler, kışlalar ve medreseler taş saraylar ve birçok tarihi yapı taşıyıcı kısımları yığma veya taş iç kısmı bağdadi olarak inşa edilmiştir. Zamanla mukavemetleri zayıflayan ve haşereler tarafından zarara uğratılan ahşap yapılar yangına en duyarlı binalar arasında bulunmaktadır. Yangın anında bu tür binaların taşıyıcı sistemleri zarar görmüşse yapıyı kurtarmak çoğu zaman mümkün değildir. Tarihi yapılarda ahşabın korunması için kullanılan yağlı boyalar veya yağlı boya süslemeler yangının çok kısa sürede bütün yapıya geçmesine neden olmaktadır. Ahşap yapılarda yangının çok çabuk haber alınması önemlidir. Çoğu ahşap binada bir bölüm tutuşmuşsa, çok kısa bir sürede alevler bütün hacmi kaplar. Bu hususlar göz önüne alındığında, otomatik söndürme sistemlerine olan ihtiyaç olmasına rağmen, otomatik söndürme sistemi tesisatları yapıya zarar vereceğinden ve ilave yük getireceğinden dolayı çoğu zaman uygulanamamaktadır. Bunun yerine yangının çıkma olasılığını azaltacak önlemlere, erken haber almaya ve yangının genişlemesini engelleyici sistemlere yer verilmesi tercih edilmektedir. İstanbul'da ahşap yapı II. Sultan Bayezid zamanında şehri hemen hemen baştan başa yıkan ve tarihimizde "küçük kıyamet" olarak adlandırılan 1 4 Eylül 1509 tarihindeki depremden sonra rağbet görmeye başlamış ve İstanbul kısa bir sürede muazzam bir ahşap kenti olmuştur. Ahşabın artması ile yangın sayısı da artmış ve öylesine güzelim saraylar, köşkler, yalılar ve evler yanmıştır ki "İstanbul hiçbir şeyden çekmedi yangından çektiği kadar" dedirtmiştir. Sul tan III. Murad'ın firmanı ile yangın güvenlik önlemleri olarak su fıçıları ve çatıya yetişecek merdiven zorunluluğu getirilmiş, Damat İbrahim Paşa zamanında da ilk yangın söndürme ekibi olarak bildiğimiz Yeniçeri Tulumbacı Ocağı" xkurulmuştur. Yeniçerilerin kaldırılmasından sonra mahalle tulumbacılığı ortaya çıkmış ve 1872 yılında askeri itfaiye teşkilatı, 1923 yılında da günümüzdeki YANGIN VE GÜVENLİK DERGİSİ SAYl-21
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=