Yangın ve Güvenlik Dergisi 214. Sayı (Nisan 2020)
22 Yangın ve Güvenlik / Nisan 2020 yanginguvenlik.com.tr Çeşme başı curcuna Girer akrep burcuna El atmasın Bahriyem Takunya pabucuna Gelmiş gelinlik çağı Lâzım bir ayak bağı Lâkin hani alacak Bir İstanbul uşağı Yerinde kaşı gözü Tatlı sohbeti sözü Ona koca olacak Allah’ın bir öküzü Tulumbacılar arasında, Bahriye’nin askeri itfaiyede çavuş olan Bedri isimli bir itfaiyeciye gönül verdiği söylentileri yayılır. [3] Bahriye’nin genç kız olduğu dönemde her mahallede bir tulum- bacı takımı ve ayrıca askeri itfaiye alayı bulunuyordu. İtfaiye taburlarından biri, Beyazıt’taki şimdiki İstanbul Üniversite- si’nin olduğu yerde konuşlandırılmıştı. Aksaray ve çevresindeki yangınlara bu tabur müdahale ediyordu. Bedri Çavuş uzun boylu iri yapılı yakışıklı bir itfai- yecidir. Bahriye, yangınlardan birinde Bedri Çavuş’un cesaretine hayran kalır. Her gittiği yerde Bedri Çavuş’a övgüler yağdırır, cesaretini anlatır. Tulumbacılar arasında Bahriye’nin Bedri Çavuşa aşık olduğu söylentileri yayılır. Bahriye ger- çekten âşık mıydı yoksa sadece hayran mıydı bilinmez. Büyüyüp serpildikçe güzelleştiği halde bir türlü koca bulamaz. Bu eli bay- raklı, sopalı kızla İstanbul uşağı, esnaf tabakasından bir genç değil, bıçkın, kül- hanbeyi takımından bile hiçbir delikanlı evlenmeye cesaret edemez. [6] Sırnaşık Bahçıvanı Döver En zıpır oğlanlarla pervasızca konuş- tuğu halde namusuna toz kondurmamış. Bir seferinde, mısır vermek bahanesiyle kendisini bostana sokarak tecavüze yeltenen bir Arnavut yanaşmayı (bir çiftçi yanında bostanda çalışan erkek işçi) hastanelik edinceye kadar döğdüğü meşhurdur. Âşık Razi bizzat şahit oldu- ğunu belirttiği bu olayı anlatır.[3] Büyük Langa Bostanında Arnavut yanaşması bir oğlan, Bahriye yoldan geçerken kız- dırmak için lâf atmış: — Kız bana bir öpücük verirmisin demiş. Bahriye, gayet pişkin kırıta kırıta — Neremden, kaç paralık istiyorsun diye sormuş. Arnavut, kızın bu cevabını gerçek sanmış, — Şu nar gibi yanağından öpeyim, iki süt mısır vereyim demiş. Bahriye yanaşmanın olduğu bostana geçince, bahçıvan iki süt mısıra yanak öptürmeye geliyor sanmış. Bahriye takunyasının tekini kaptığı gibi Arnavut yanaşması bahçıvanın üstüne atılması bir olmuş. Kafa, göz, burun rastgele indirmiş, koca oğlanı kan revan içinde yere sermiş, bu arada küfürün de bini bir paraya. Âşık Razi ve bahçıvanlar, yanaşma oğlanı tulumbacı kızın elinden zor kurtarmışlar. [8] Tahlisiye (Kurtarma) Madalyası Küçük Langa tulumbacısı Narin Ahmet, tanık olduğu Bahriye ile ilgili bir olayı Vasıf Hoca’ya anlatır. Vasıf Hoca; Narin Ahmet’in yalan bilmediğini, abartılı konuşmadığını ve anlattıklarına inandığını belirterek olayı Reşat Ekrem Koçu’ya aktarır.[8] O zamanlar (1885-1895) plaj yok, deniz hamamı vardı. Deniz hamamları da kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı kurulurdu. Müslüman kadınlar hamamın tahta perdeleri dışına asla çıkamadıkları gibi erkekler de kadınlar hamamı civa- rında yüzemez hatta kayıkla da dolaşa- mazdı. Bir Müslüman kadının soyunup denize girmesi büyük suçtu. Vücuduna bir erkek elinin parmak ucu dahi değse, alnına fahişe damgası o anda vurulur ve hakkında zabıtaca inceleme başlatılırdı. Yenikapı iskelesine bir soğan kayığı gelmiş. Bahriye de avare dolaşırken iske- leye uğramış. İskelede İstanbul acemisi, denizi yeni görmüş bir zaptiye neferi varmış. Nasıl olmuş bilinmez, ayağı mı kaymış, gözü mü kararmış, her ne ise denize düşmüş. Yüzme bilmiyor. O kadar adam, içlerinde gemiciler de var, denize atlayıp neferi kurtarmaya bakmaz. — Oğlum iskeleye sarıl, delikanlı şu kayı- ğın dümenini tut, diye bağırırlarmış. Nefer göz göre göre boğuluyor- muş. Bahriye başörtüsünü, feracesini, entarisini çıkarıp denize atlamış. Kız iyi yüzer, neferi usulü ile tutmuş, karaya çıkarıp kurtarmış. Olay etrafa yayılınca başta imam efendi bir mutaassıp güruh toplanmış. — Asker zaten iskeleye tutundu idi. Yok, elbet ki bu kadar erkek var, birinden biri nasıl olsa denize atla- yacak, neferi kurtaracaktı. Hem iske- lenin önünde deniz adam boyunu aşmaz, neferin ayağı dibe değerdi, nasıl boğulur? Kahpenin zoru çıplak vücudunu erkeklere göstermek. Şır- fıntı koca bulamıyor, kastı bir takım cahil delikanlıları tahrik etmektir. Mazbata yapalım, arz edelim, o kah- peyi İstanbul’dan sürdürelim. Tulumbacı Bahriye. Çizen: S.Bozcali [7] TARİHTEN
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=