Yangın ve Güvenlik Dergisi 214. Sayı (Nisan 2020)

yanginguvenlik.com.tr 24 Yangın ve Güvenlik / Nisan 2020 ağlamaz, oğlunu cesaretlendirmek için “sayende gazi anası olacağım” diyerek oğlunu cepheye yolcu eder. Bahriye asker oğlundan haber bek- lerken bir yıl dolmadan acı haberi gelir, Bahriye gazi anası değil şehit anası olmuştur. İsmail gittikten kısa bir süre sonra Bulgarlar Edirne’yi işgal edince esir alıp kurşuna dizdikleri Türk askerleri arasında İsmail de vardır. Şehit haberi, Edirne geri alındıktan sonra gönderilir. Bahriye perişandır, çığlıkları Aksaray’ı inletir. Bahriye Kendini Asar Yıllarca tulumbacı kahvehaneleri işletmiş olan Vâsıf Hoca, Küçük Lan- ga’ya gittiği o günlerde Bahriye’yi ziya- ret eder. Tanınmayacak halde ve çok yorgun olduğunu görür, sadece gözle- rinden tanır. — Bahriye Hanım, işin var galiba dedi- ğinde, Bahriye — Hiçbir işim yok Vâsıf Ağabey, içerde İsmail'le çene çalıyoruz diye cevap verir. Vasıf Hoca önce İsmail’in izine gel- diğini sanır ama Bahriye’nin sedirin köşe yastığı üstündeki fotoğrafa baktığını, gözyaşları ve hıçkırıkla fotoğrafla konuş- tuğunu görünce durumu anlar. Bahriye zor anlaşılır boğuk bir sesle: — Vâsıf Ağabey... Anamı bilmedim, ağa- beyimkendisini unutturdu, babacığıma çok acıdım, kocamın alçaklığı çok gücümegitti, fakat bunadayanamaya- cağım, tahammülümşugözpınarlarım kuruyuncayakadar, diyerekhıçkırıklara boğulur.[9] Bahriye Cenaze Töreni Oğlunu kaybeden Bahriye, yalnızlığa ve acıya fazla dayanamaz. Tulumbacı Narin Ahmet’in Vasıf Hoca’ya anlat- tığına göre, bir zamanların ele avuca sığmayan Tulumbacı Bahriye, mahalle bakkalına gidip büyük bir rakı istemiş. Ağzına içkinin damlasını koymayan Bahriye’nin rakı istemesine şaşıran Rum bakkal Bodos: — Misafirin mi var Bahriye Hanım, diye sorunca Bahriye gülümsemiş, — Zamparam gelecek demiş. Aynı akşam Bahriye rakıyı içer ve kendini bahçedeki erik ağacının dalına asar. Çılgınlıklar ve acılarla dolu 39 yıllık bir ömür bir ipin ucunda sonlanır.[9] Tulumbacıların kavgaları kanlı ve yıkıcıydı ama dostlukları da sağlam ve güçlüydü. Dostları için gözlerini budak- tan sakınmaz, takımlarına ve hangi takımda olursa olsun tulumbacılara söz söyletmezlerdi. Haber kısa sürede tulumbacı kahvelerine yayılır. Gedikpaşa, Edirnekapı, Hasköy, Arnavutköy, Kuru- çeşme, Kumkapı, Çengelköy, Fatihliler, Cibali, Çeymemeydanlı, Tatavla, Ayvan- saray, Toygartepe, Altıncı Daire, Kadırga, Beyazıt ve daha birçok sandığa haber gider. Tulumbacı takımları birbirleriyle yarış yapmalarına, birbirleriyle kanlı-bı- çaklı olmalarına rağmen Bahriye’nin cenazesinde birlik olurlar. Cenaze namazı Küçük Langa’ya yakın olan Pertevnihal camisinde kılı- nır. Cenazeye binlerce tulumbacı katılır. İstanbul tulumbacıları, Tulumbacı Bah- riye’ye öyle bir cenaze düzenlerler, öyle bir tantanalı kaldırdılar ki görenler bir sultan sanır. Cenazede Samatyalı Aktör Fehim Efendi de bulunur. Vasıf Hoca’ya, kızın hayatını bir dram yapıp tiyatroda oynat- mak istediğini ama sahnede Bahriye olabilecek tek aktrisin olmadığını, Bah- riye’yi ancak Sara Bernar (1844-1923, tiyatroda gelmiş geçmiş en ünlü isim, güzel Fransız aktris) gibi birinin temsil edebileceğini söyler.[6] Tulumbacı Bahriye’nin arkasından gözyaşı döken kimse yoktur ama cena- zede saygı duruşunda yüzlerce tulum- bacı yoldaşı vardır. Küçük Langa bostan- lığı arasındaki kulübede doğan, tulum- bacılarla yangından yangına koşan, Aksaray’ın zıpır, çileli kızı artık yoktur. Arkasında unvanından başka hiçbir şey bırakmaz. Ama o unvan onu geleceğe taşır. Yangında hortum tutan ilk kadın olmanın gururuyla daha senelerce yaşa- yacaktır. İlkler toplumun saygı duyduğu kişilerdir. İlk olmak cesaret ister, yürek ister, kendine güven ister. Erkek egemen meslekte ilk olan kadınların önünde say- gıyla eğilmek gerekir. Tulumbacı Bahriye ilk ve tek kadın tulumbacı olarak hep saygı ile anılacaktır. Tulumbacı Bahriye’ni şehit oğlu İsmail. Çizen: S. Bozcali [9] Kaynaklar [1] İnan, Afet; “Tarih Boyunca Türk Kadınının Hak ve Görevleri”, Milli Eğitim Basımevi, s. 141, İstanbul,1975. [2] Kılıç, Abdurrahman, “Mühendis Mesleğinde İlk Kadınlar”, İTÜ Vakfı Dergisi, s.64-66, Eylül-Aralık 2010. [3] Koçu, Reşat Ekrem; “İstanbul Tulumbacıları- Tulumbacı İsimleri”, Doğan Kitap, s.131, İstanbul, 2005. [4] Hiç, Vasıf; “Bahriye (Tulumbacı)”, İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 3, s.1863, İstanbul, 1960. [5] Koz, M. Sabri; “Tulumbacı Destanları”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 7, s.425; Tarih Vakfı, 1994. [6] Aluş, Sermet Muhtar; "Semaî Kahveleri", Yeni Mecmua, sayı 12, s. 27, İstanbul, 1939. [7] Koçu, Reşat Ekrem; “Tulumbacı Bahriye 1-Yaban Şakayıkı”, Cumhuriyet Gazetesi, s.4, 18.Kasım.1962. [8] Koçu, Reşat Ekrem; “Tulumbacı Bahriye 2-Tahlisiye Madalyası”, Cumhuriyet Gazetesi, s.4, 19.Kasım.1962 [9] Koçu, Reşat Ekrem; “Tulumbacı Bahriye 3-Erik Ağacı”, Cumhuriyet Gazetesi, s.4, 20.Kasım.1962. n TARİHTEN

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=