Yangın ve Güvenlik Dergisi 229. Sayı (Mart 2022)
26 YANGIN ve GÜVENLİK • Mart / 2022 KONUK YAZAR Ticari Amacı Ön Plana Çıkaran Firmalar, Standart Dışı Yapılan Uygulamalar TAYYAR BOZKURT ISPFIRE Genel Koordinatör İ stanbul dünyanın en güzel kenti, metropolü... Bu güzel kent, tarih boyuncu 12 defa kuşatılmış, yağ- malanmış, harap olmuş, fakat yangınlardan gördüğü zarar kadar, zarar görmemiştir. Balat’ta başlayan yangınlar, Yedikule’de bitmiş, her yangından sonra İstanbul’un imar ve planı değişmiş. Osmanlı dönemindeki bir kapalı çarşı yangınında, Yavuz Sultan Selim’in, Mısır’dan getirdiği hazine değerinde zarar ve hasara sebep olmuştur. 1579 yılında padişah 3. Murat zamanında yayınlanan bir fermanla, bir kısım yangın güvenlik önlemleri alınmaya başlanmış, kazma, balta, kürek, kanca, su fıçıları, çatıya kadar uzanan merdivenler bulundurulması halktan talep edilmiş. Yangın çıkması muhtemel olan yerler denetlenecek, denilmiş fermanda. Aradan tam dört asır geçmiş, bizde yangından korunma hususunda fazla bir iler- leme olmamış. 1579 yılında çıkarılın bu ferman, halen günümüze kadar geçerliliğini koruyor. Bir askeri bir- lik olsun, okul veya fabrika, yangın güvenliği konusunda 6 tane kırmızı kova, sapları kırmızı boyanmış kazma, balta, kürek ve kancalar aksesuar olsun diye bulunduruluyor. Hâlbuki Avrupa olsun, Amerika olsun, yangın- dan korunma hususunda teknolojinin getirmiş olduğu en son nimetler tam bir asırdan günümüze kadar kullanılı- yor ve geliştirilmeye de devam ediyor. Her ülkenin kendine ait bir stan- dardı vardır, mesela Amerikan NFPA, Alman DIN standardı gibi. Binaların yangından korunması hakkında dün- yada standardı olmayan ender ülke- lerden biriyiz. Ülkemizde bu konuda günümüze kadar 20’ye yakın kanun, tüzük ve yönetmelik yayınlanmış. Bazı durumlarda günün şartlarına göre revize ve değişiklikler yapılı- yor. NFPA’dan yapılan bu çeviriler ülkemiz şartlarına uygulanması zor oluyor. Günümüz yapı teknolojisi çok değişti, yatay binalar yerini gökdelen dediğimiz binalara bıraktı, bu durum da bazı sorunları beraberinde getirdi, yangın ve tahliye gibi. Bina dayanıklılık süresi bir yan- gının tahliye süresinden kısa olması, ölümlere ve yaralanmalara sebep verdi (Amerika dünya ticaret mer- kezi gibi ikiz binalar). İstanbul 20 senede 30 binin üzerinde insanımız sadece yangından dolayı yaralanmış ve ölmüştür. İstanbul’da günde 100 -150 yangın olayı meydana geliyor. Yıllık itfaiye olay sayısı, 45 bin ile 50 bin arası, İstanbul’da son 20 senede, şehit sayısı 21, yaralı personel sayısı 600 olmuştur. 1.950 vatandaş hayatını yitirmiş ve 8.388 yaralı sayısı gerçek- leşmiştir. Olay yerine itfaiye gelene kadar bizzat halk tarafından kurtarı- lan ve kendi imkanları ile yaralı olarak hastaneye gidenlerin sayısı 22.115 kişi. Maddi zararın hesabı belli değil, neler oluyor, iş yerlerinde bir savaş mı var da, bizim haberimiz yok. İş yeri sahipleri, ben öyle bir iş yeri yapayım, burası yansın, insanlar ölsün diye sadist olabilir mi? Haberler de duyarız, güneydoğuda terörden 30 senede, 30 bin vatandaşımız öldü denir. Halbuki sadece İstanbul 20 senede 30 binin üzerinde insanımız sadece yangından dolayı yaralanmış ve ölmüştür. Hiç gündem dahi olma- mıştır. Bu kötü gidişata dur denilmesi lazım. Halkımızın yangınlar konu- sunda bilinçlendirilmesi lazım. İş yer- lerinin bu konuda daha aktif olması lazım, yangından korunma riskli bir yöntemdir. Sermaye gerektirir. İş yeri sahipleri bu tür yatırımları üretim ve kar amaçlı görmediklerinden ölü yatırım olarak görürler. Bu nedenle
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=