www.yanginguvenlik.com.tr YANGIN GÜVENLİK VE KORUMA SİSTEMLERİ DERGİSİ • OCAK-ŞUBAT 2024 • YIL: 31 • SAYI: 244 • 90 TL • ISSN 1305-2071 Ayvaz, yangın grubundaki zengin ürün gamı ve güçlü stok kapasitesi sayesinde eksiksiz ve hızlı çözümler sunuyor. Size de, A’dan Z’ye “anahtar teslim” çözüm sunan bir iş ortağıyla çalışmanın güvenini ve keyfini sürmek kalıyor. Tanışmadıysanız, bekliyoruz!
2 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 ARITEKS 33 ARMAŞ 1 AYVAZ Ö.K. DESKAR 11 FOKUS 25 İST İŞÇİ 35 KIVANÇ GROUP 7 NORM TEKNİK Ö.K.İ. TEKNO YANGIN A.K. TESAFİRE 9 TESAR 15 TOS+H EXPO 2024 37 TYCO YANGIN A.K.İ. REKLAM İNDEKSİ OCAK - ŞUBAT 2024 • SAYI: 244 • www.yanginguvenlik.com.tr IÇINDEKILER 04 HABER TANITIM 30 Münih Havalimanı İtfaiyesi Allison Tam Otomatik Şanzıman Donanımlı Panther’i Tercih Etti TEKNİK 34 Brady'den Vaka Çalışması: Makine Müdahaleleri Sırasında Güvenliğin Artırılması MAKALE 36 Veri (Bilgi İşlem) Merkezlerinde Yangın Risk Analizi Yangından Korunma Sistemleri Seçimi İTFAİYECİ 10 İtfaiyecilerin Yangın Olaylarında Risk Değerlendirmesi Haldun Seber İtfaiyeci & İş Güvenliği Uzmanı Afet ve Acil Durum Yöneticisi Şebeke Enerji Depolama için Kullanılan Lityum İyon Batarya ile İlgili Yangın Güvenliği MAKALE 20 SÖYLEŞİ 26 TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Nermin Köroğlu ENVANTER 14 MTMD 2022 Yılı Envanteri UZMAN GÖRÜŞÜ 16 Atıkların Bertaraf Edilmesi ve Yangın Güvenliği Sezer Aslan Yangın, Acil Durumlar ve Doğal Afetler Eğitim Uzmanı Risk Analizi ve Danışman NFPA Member TEKNİK 28 Gaz Dedektörü Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir? Set Teknik Emniyet ve Çevre Teknolojileri
3 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 EDİTÖRDEN 13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan'ın İliç ilçesinde bulunan Anagold Madencilik'e ait Çöpler Altın Madeni'nde meydana gelen heyelan sonucunda hayatını kaybeden işçilerin olması, ülke genelinde derin bir üzüntüyle karşılandı. Heyelan sonucu 9 madenci toprak altında kalarak hayatını kaybetti. Bu trajik olay, madencilik sektöründeki güvenlik zafiyetlerini ve ihmalleri bir kez daha gözler önüne serdi. Son yıllarda bu gibi üzücü afetlerin ardından bazı sektörlerin doğasında bu gibi üzücü faciaların olduğu ifade edilerek normalleştirilme çabası alışılmış bir hal aldı. Erzincan'daki maden kazası, sadece bir iş kazası olarak değerlendirilemez. Bu olay, madencilik sektöründeki sistematik sorunların ve ihmallerin bir sonucudur. Gerekli önemlerin alınması, denetimlerin zamanında ve yerinde yapılması iş güvenliği konusunda eğitimlerin verilmesi kader gibi görünen bu faciaların önlenmesinde büyük önem taşıyor. Bu tür trajedilerin tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması ve sektörde köklü reformlar yapılması şarttır. Bu gibi facialar sonrasında hukuki sürecin uzaması, sorumlu kişilerin yeteri kadar ceza almamaları toplum vicdanında büyük yaralar açıp, farklı madenlerde gerekli önlemlerin alınmamasına neden oluyor. Facia sonrası basına yansıyan haberlerde madencilerin aileleri ve sendikalar, kazada ihmalkarlık olduğunu ve gerekli önlemlerin alınmadığını savundu. Uyarıların çok önceden yapıldığı, fakat dikkate alınmadığı anlaşılıyor. Bu afetlerden sonra her ne hikmetse hiçbir kurumun ve kişinin sorumluluğu bulunmaz. Tüm kurum yetkilileri üzerine düşeni yapmış olduğunu beyan eder, suçu olan kimse olmaz. Yapılan açıklamalara bakınca sorumlu olduğu düşünülen kişiler bir anda sorumsuz olduklarını anlatma çabasına gider. Faciayla ilgili sadece, sorumsuz sorumlular kalır. Erzincan'daki maden kazası, bir kez daha madencilik sektöründeki vahim durumu gözler önüne serdi. Bu facianın sonunda umuyorum ki ihmali bulunan kişiler yargılanarak gerekli cezaları alırlar. Faciada hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, aileleri ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum. En derin saygılarımla. n Facialar ve Sorumsuz Sorumlular TAYFUN AYDIN tayfunaydin@b2bmedya.com Kuruluş Tarihi 1994 Sahibi Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. Adına İsmail Ceyhan ismailceyhan@b2bmedya.com yönetim@b2bmedya.com Yayın Danışma Kurulu Füsun Demirel, İsmail Turanlı, Kazım Beceren, Korhan Işıkel, Saadet Alkış, Sedat Altındaş, Sezer Aslan Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İsmail Ceyhan yaziisleri@b2bmedya.com Yazı İşleri Tayfun Aydın tayfunaydin@b2bmedya.com Reklam Berna Karaman bernakaraman@b2bmedya.com Tel: 0535 496 62 32 Abone abone@b2bmedya.com Grafik grafik@b2bmedya.com Baskı ve Cilt Özgün Ofset 0212 280 00 09 Yayınlayan Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. Fikirtepe Mah. Rüzgar Sk. 44C A3 Blok Kat: 11 D: 124 34720 Kadıköy-İstanbul/Türkiye Tel: 0216 651 78 78 - 0216 651 78 98 www.b2bmedya.com www.yanginguvenlik.com.tr e-posta: info@b2bmedya.com Fiyatı: 90 TL © 2024 Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. ISSN: 1305-2071 Yılda 8 sayı yayımlanır. Tüm Türkiye’de dağıtılmaktadır. Basın Kanunu’na göre yerel süreli yayındır.
HABERLER 4 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 Migros’un Trabzon Deposunda, Tercih FORM’un TROKE Duman Tahliye Kapakları Oldu WILO, Abdi İpekçi Spor Kompleksi Projesi'nin Çözüm Ortağı Oldu Türkiye’nin dört bir yanındaki kamu ve inşaat projelerinde yer alan Form Endüstri Tesisleri, referanslarına Trabzon’da yer alan Migros deposunu da ekledi. 59 yıllık tecrübesi ve güçlü iş ortaklıklarıyla sektörünün öncü firması Form Endüstri Tesisleri, bu yılda da önemli projelere imza atmaya devam ediyor. Duman Tahliye ve Havalandırma ürünleriyle 3 yıldır süpermarket zinciri Migros’un depolarına hizmet sağlayan Form Endüstri Tesisleri, son olarak markanın Trabzon deposuna TROKE duman tahliye kapakları ile yangın anında dumanın tahliye edilmesini sağlayan yangın güvenlik sistemini kurdu. Türkiye’de üretilen ilk ve tek EN12101-2 sertifikalı duman tahliye Avrupa'nın basketbol üssü olarak nitelendirilen Abdi İpekçi Spor Kompleksi Projesi’nde, Wilo'nun üstün teknoloji pompa sistemleri ile yüksek enerji verimliliği sağlanacak. İklim dönüşümü alanında kapağı TROKE; günlük havalandırma ve çatı ışıklığı olarak da tercih ediliyor. Eğimli ya da düz çatılarda, özel kaideleri ile çatıya uyum sağlayan ve güçlü bağlantı noktaları ile bakım gerektirmeyen kapaklar, kullanım kolaylığı ile tesislerin hizmetine sunuluyor. Ürün aynı zamanda, isteğe bağlı olarak güvenlik standartlarını karşılayan düşme önleyici ızgaralarla geliştirilebiliyor. n Alman Sürdürülebilirlik Ödülünün sahibi ve “50 İklim ve Sürdürülebilirlik Liderinden” biri olan Wilo, sürdürülebilir ürünleri ile büyük projelere imza atmaya devam ediyor. Abdi İpekçi Spor Kompleksi Projesi‘nin inşasında kullanılan Wilo-Helix V hidroforları su dağıtımını optimize ederek yüksek enerji verimliliği sunarken, Wilo-Atmos GIGA-I ve Wilo-Atmos GIGA-N serisi soğutma sistemleri projenin soğutma ihtiyaçlarını karşılıyor. Aynı zamanda Wilo-Stratos MAXO, Wilo-Yonos GIGA I IP-E serisi ısıtma ve kullanım suyu sirkülasyon sistemleri enerji tasarrufunu maksimum seviyeye çıkarıyor. Wilo-Padus UNI ve Wilo-DrainLift SANI-S serisi ise atık su ile drenaj sistemleri projenin atık su yönetimini optimize ediyor. Sürdürülebilir ve yüksek performanslı ürünler, Abdi İpekçi Spor Kompleksi Projesi’ne enerji verimliliği ve otomasyon açısından önemli katkılar sunarak, Wilo'nun su teknolojilerindeki liderliğini bir kez daha vurguluyor. n
HABERLER 5 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 Depremin Doğasını Anlayan Sismik Teknolojilere İhtiyaç Var Yerkürenin en kırılgan bölgelerinden birinde konumlanan ülkemizde, deprem gerçeğini değiştirmek mümkün olmasa da depremin yaratacağı maddi ve manevi kayıpların önüne geçmek mümkün. Bunun yolu ise yapı stoğunun güçlendirilmesinden ve hayata geçirilecek yeni yapıların sürdürülebilir şehir dinamiklerine uygun şekilde inşa edilmesinden geçiyor. Tam da bu noktada kritik çalışmalara imza atan Hilti, sismik dayanıklı inşaat teknolojilerinin geliştirilmesi ve desteklenmesi adına sunduğu çözümlerle depreme dayanıklı bina inşaatına önemli bir katkı sağlıyor. Şirket, deprem riskinde yer alan bölgelerdeki binaların yapısal bütünlüğünü artıran ileri teknolojiler ve ürünler geliştirmek için araştırma ve geliştirmeye ciddi yatırımlar yapıyor. Yapılan araştırmalar ve geliştirilen çözümler yalnızca endüstri standartlarını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda güvenlik ve dayanıklılık açısından da yeni ölçütler belirliyor. Geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve 11 ilimizi birden etkileyerek toplumumuzda derin yaralar açan depremlerin birinci yıl dönümünde açıklamalarda bulunan Hilti Türkiye Genel Müdürü Banu Deniz Çetinkol, binaların deprem karşısındaki dayanıklılık performansının artırılması gerektiğini vurgulayarak izlenmesi gereken yol haritasını paylaştı. Geliştirdiği sismik çözümlerle yapıların güvenlik karnesini güçlendiriyor Depreme karşı en büyük gücün mukavemet karnesi yüksek binalar olduğunu ve bu noktada devreye sismik çözümlerin girdiğini söyleyen Banu Deniz Çetinkol; “Yüzyılın felaketi olarak addedilen 6 Şubat tarihli depremlerde gördük ki, eski ya da yeni olması fark etmeksizin doğru matematik ve doğru teknolojilerle yapılmayan tüm binalar yerle bir oldu. Yapıyı meydana getiren elemanların doğru bir şekilde sabitlenmemesi halinde binaların cephe kaplamaları, asansör rayları, mekanik-elektrik bağlantıları veya taşıyıcı betonarme elemanları hayati risk oluşturabiliyor. Bu noktada devreye giren C2 sismik onaylı dübeller, yapı elemanlarının sağlıklı bir şekilde binaya sabitlenmesi yoluyla deprem anında yerinden oynamalarını önlemeye yardımcı oluyor. Böylelikle can ve mal kayıpları en aza indirilebiliyor. Ayrıca sismik hareketlere uygun olmayan yapısal elemanlar da kayıpları beraberinde getiriyor. Cepheler, iç dekorasyon, boru tesisatı ve dağıtım hatları gibi elemanlar sadece statik olarak tasarlandıklarında, nispeten düşük yoğunlukta olsalar bile bir sismik olaydan kaynaklanan ilave yatay kuvvetleri genellikle destekleyemiyor. Bu noktada, sismik dalgaların binalardaki yapısal elemanlara verebileceği zararı önlemek için geliştirdiğimiz modüler askılama ve destek sistemleri önem kazanıyor. Bir diğer önemli konu ise deprem sırasında doğalgaz ve elektrik kaçağı gibi sebeplerle gerçekleşebilecek yangınlar. Bu noktada da pasif yangın durdurucu ürünlerimizin kullanımı olası riskleri minimize etmede önemli bir rol üstleniyor” dedi. “Binaların dayanıklılıkları ölçülerek güçlendirme projelerine hız verilmeli” “Deprem her an olabilir. Dolayısıyla mevcut yapıların durumunun değerlendirilmesi ve depreme dayanıklı olup olmadığının acilen tespit edilmesi gerekir” diyen Çetinkol,sözlerine şöyle devam etti; “Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün raporuna göre; İstanbul’da yapım yılı deprem yönetmeliğinin yayınlandığı 2000 yılı ve öncesine ait bina sayısı 817 bin, konut sayısı ise yaklaşık 4 milyon. Bu rakamlar bize kentsel dönüşüm ve kentsel dönüşüme göre maliyet avantajı olan güçlendirme projelerine hız vermemiz gerektiğini söylüyor. Hilti Türkiye olarak mevcut yapıların durumunun değerlendirilmesi ve depreme dayanıklılığının analiz edilmesi adına PS 300 donatı tarama sistemini sunuyoruz. Bu ürünümüz yapısal analizde inşaat demirlerinin yerinin belirlenmesi, derinlik ölçümü ve boyut kesiti için beton detektörü özellikleriyle öne çıkarak binanın dayanıklılık testlerinde büyük kolaylık sağlıyor.” “Sismik zorluklara dayanabilecek daha sağlam bir dünya inşa edebiliriz” Deprem riskleri ve hazırlık önlemleri konusunda farkındalığı artırmak amacıyla toplumsal yardım programlarına aktif olarak katıldıklarını ve ortaklıklar kurduklarını da ekleyen Çetinkol; “Ülkemizde deprem yönetmeliğinden önce yapılmış bina stoğunun en kısa zamanda ve optimum maliyetle dönüştürülebilmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi ile bina güçlendirme konusunda bir proje yürütüyoruz.” şeklinde konuştu. n Hilti Türkiye Genel Müdürü Banu Deniz Çetinkol
HABERLER 6 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 “İtfaiyenin Yangına Müdahale Süresi Uzuyor, Binalarda Önlem Almak Şart” Türkiye’de binalar büyük yangın riski taşıyor. Üstelik binaların yüzde 80’inde yangın önlemi yok. İtfaiyenin yangına müdahale süresi ise her yıl uzuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İtfaiye Dairesi Başkanlığı verilerinden derlenen bilgiye göre, 2022 yılında yangınlara ortalama müdahale süresi 6 dakika 30 saniye iken 2023 yılında bu süre 6 dakika 40 saniyeye çıktı. Yangın, binalardaki yaşamı tehlikeye sokan ve en sık karşılaşılan felaketler arasında yer alıyor. Üstelik ülkemizdeki yangınların yüzde 45’i binalarda meydana geliyor. Ancak uzmanlar, Türkiye’deki binaların yüzde 80’inde yangın önlemi olmadığını söylüyor. “Yangının ne zaman çıkacağını tahmin edemezsiniz. Bu nedenle binanızı yangına hazırlamanız gerekiyor” diyen Masdaf Satış ve Pazarlama Direktörü Barış Geren, 2023 yılında İstanbul’da meydana gelen yangınlara dikkat çekti: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İtfaiye Dairesi Başkanlığı verilerinden derlenen bilgiye göre, 2023 yılında İstanbul’da meydana gelen toplam 24 bin 285 yangının 6 bin 456'sı evlerde, 1986'sı ise iş yerlerinde gerçekleşti. İstanbul'da her 21,6 dakikada bir çıkan yangınlara müdahale süresi de uzadı. 2022 yılında yangınlara ortalama müdahale süresi 6 dakika 30 saniye iken 2023 yılında bu sürenin 6 dakika 40 saniyeye çıktığı tespit edildi. İtfaiyeyi beklerken geçen bu süre can ve mal güvenliğine zarar verebilir. Bu nedenle erken müdahale için binaların yangınlara hazırlıklı olması gerekiyor” dedi. Binalarda yangınla mücadelede “konteyner tipi yangın sistemleri”nin önemine de değinen Barış Geren, şunları söyledi: “Sulu yangın söndürme sistemlerinin basınçlandırılmasında kullanılan yangın pompaları ile binalarda meydana gelen yangınlara, itfaiye ekipleri olay yerine ulaşmadan önce müdahale etmek mümkün. Özellikle konteyner tipi yangın sistemi, binalar için paket çözümler sunuyor. Binalarda ki su kaynağına yakın bir alanda konumlandırılan konteynır sistemi, pompanın dış ortamın olumsuz etkilerinden korunmasını sağlıyor. Ayrıca ihtiyaca göre birden fazla sayıda pompa kullanımına da olanak tanıyor. n Türk Prysmian Kablo’nun Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu, 95,52’ye Yükseldi Enerji ve telekomünikasyon kabloları sektörünün dünya çapındaki lideri Prysmian Group’un Türkiye operasyonu olan Türk Prysmian Kablo, son 15 yıldır sürekli yükseliş çizgisinde devam eden Derecelendirme Notu ile kurumsal yönetim ilkelerini geliştirmeye devam ediyor. Tüm faaliyetlerinde Kurumsal Yönetim İlkelerine bağlılık gösteren Türk Prysmian Kablo, 2022 yılında 95,48 olan olan Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu’nu 2023’te 95,52’ye yükseltti. Kurumsal yönetim ilkelerine uyumu her sene Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) yetkilendirdiği derecelendirme kuruluşları tarafından incelenen Türk Prysmian Kablo’nun, 2023 yılı Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu belirlendi. Saha Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri tarafından hazırlanan çalışmada Türk Prysmian Kablo’nun Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu 100 üzerinden 95,52 olarak güncellendi. İlk derecelendirmenin yapıldığı 2009 yılından bu yana “Kurumsal Yönetim Derecelendirme” performansında 15 yıldır istikrarlı bir artış kaydeden Türk Prysmian Kablo, 95,52 notuyla Borsa İstanbul A.Ş. Kurumsal Yönetim Endeksi’ndeki yüksek derecesini bu yıl da korumaya devam etti. n
JAGUAR Arama & Kurtarma Elbisesi En zorlu arama & kurtarma operasyonlarında karşılaşılabilecek tüm riskler göz önünde bulundurularak, maksimum güvenlik, maksimum hareket kabiliyeti ve maksimum konfor için tasarlandı. kivancgroup.com | info@kivancgroup.com | +90 (212) 671 28 00
HABERLER 8 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 Geleceğin Standardı Enerji Verimliliği İZOCAM Yalıtımın Önemine Dikkat Çekti Enerjinin etkin kullanılması ve verimliliğin artırılması amacıyla 1981 yılından beri tüm dünyada kutlanan Enerji Verimliliği Haftası, bu yıl 8-14 Ocak tarihlerinde, sınırlı enerji kaynaklarının israf edilmeden, gerektiği kadar ve verimli kullanılması ve bu bilincin toplumda yaygınlaşması amacıyla 43. kez gerçekleşiyor. Modern yaşamın ayrılmaz bir parçası olan enerji, nüfus artışı ve sanayileşmeyle birlikte gittikçe daha büyük bir ihtiyaç haline geliyor. Enerji gereksinimindeki bu artış ise başta ekolojik ve ekonomik olmak üzere birçok problemi beraberinde getiriyor. Enerji verimliliğinin önemi, çevrenin korunması ve iklim değişikliğine karşı mücadele açısından son derece kritik bir bileşen olarak gün geçtikçe artıyor. Enerjide verimlilikle; binalarda yaşam standardı ve hizmet kalitesinde, endüstriyel işletmelerde ise üretim kalitesi ve miktarında düşüşe yol açmadan, birim veya ürün miktarı başına enerji tüketiminin azaltılması hedefleniyor. Enerji verimliliği alanındaki her iyileşme, enerji kayıplarının azalması yoluyla kirlilik üretimini düşürerek çevrenin ve iklimin korunmasında önemli rol oynuyor. Müşterileri ve tüm dünya için verimlilik ilkesiyle ürünler tasarlayan, Türkiye’nin ilk yerli pompa üreticisi Standart Pompa’dan Makine Mühendisi Tuğçe Terzi Özden, Enerji Verimliliği Haftası kapsamında değerlendirmede bulunarak, “Enerji verimliliği; çevresel, ekonomik ve sosyal kalkınma ile sürdürülebilirlik açısından en önemli alanlardan biri. Biz de bu bilinçle faaliyetlerimizde enerji verimliliğine büyük önem veriyoruz. Standart Pompa olarak vizyonumuz, akıllı ve sağlam çözümlerle basınçlandırma sistemlerinde geleceğin standartlarını belirleyen öncü bir marka olmak. Elbette geleceğin standartlarını enerji verimliliğinden ayrı düşünmek mümkün değil. Bu sebeple şirket olarak adımlarımızı bu vizyon doğrultusunda enerji verimliliğini her zaman göz önünde bulundurarak atıyoruz.” dedi. n İzocam, 59 yıl önce doğal kaynaklara zarar vermeden, can ve mal güvenliğini dikkate alarak, enerji tasarrufu ve konfor sağlayan çevreci ve sürdürülebilir yalıtım çözümleri geliştirmek amacıyla kuruldu. Ülkemizde yalıtım sektörünün oluşması ve gelişmesinde öncü rol üstlenen bir firma olarak; yalıtım, enerji tasarrufu ve çevreyi koruma ilişkisinde toplumun farkındalığını artırmaya öncelik verdiklerini belirten İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, “Dünyadaki enerji kaynakları giderek tükenmekte, gün geçtikçe artış gösteren sera gazı, küresel ısınmayı tetikleyerek doğanın dengesini bozmaktadır. Gelecekte daha yaşanabilir bir dünya için enerji kullanımının azaltılması ve var olan kaynakların çok daha verimli bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Etkin bir enerji tasarrufu ise ancak yalıtım ile mümkün olabilmektedir. Doğru yalıtım uygulamaları sayesinde enerji giderlerinin azalacağını, buna bağlı olarak da karbon salımlarının önemli ölçüde düşeceğini her platformda belirtmekteyiz. Yaptığımız hesaplara göre, kurulduğumuz günden bu yana ürettiğimiz yalıtım ürünleriyle 780 milyon ton CO₂’in atmosfere salımını önlemiş bulunmaktayız” dedi. İzocam olarak sürdürülebilirliği dünyanın korunması için çok önemli bir fırsat olarak gördüklerini söyleyen Savcı, “Şirket politikalarımızı da bu doğrultuda ve en doğru şekilde uygulamaya özen göstermekteyiz. Sürdürülebilirlik politikamız çerçevesinde; çevre ve insan sağlığını gözeterek geliştirdiğimiz ürünlerin yanında, tesislerimizin de çevresel koşullar ile uyumlu olmasını önemsemekte ve tesislerimizin minimum çevresel etki ile çalışmalarını sağlayacak şekilde yatırımlarımıza yön vermekteyiz” diye konuştu. n Makine Mühendisi Tuğçe Terzi Özden İzocam Genel Direktörü Murat Savcı
10 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 İtfaiyecilerin Yangın Olaylarında Risk Değerlendirmesi İTFAİYECİ HALDUN SEBER İtfaiyeci ve İş Güvenliği Uzmanı Afet ve Acil Durum Yöneticisi İtfaiyecilerin katılmış oldukları olaylar birbirinden farklı olabilmektedir. Her olayın operasyonu, planlaması ve müdahalesi birbirinden değişiktir. Bilinmelidir ki itfaiyeciler için değişmeyen bir kural varsa o da tehlikedir. İtfaiyeciler için tüm olaylarda tehlike vardır. Bu sebeple itfaiyecilerin olaylar içinde kendilerini tehdit eden bu tehlikelere karşı güvenli ve bilgili hareket etmeleri gerekir. Her sektörün ve her işin tehlikeleri olduğu gibi itfaiyecilerin tehlikelerine karşı da önlem ve risk değerlendirme metotları geliştirilmiştir. Gelişen teknolojiyi de kullanarak önlem ve korunmak adına donanımlar üretilmektedir. Tehlike ve risklere karşı neler yapılması gerektiği yönünde talimat ve kurallar belirlenmektedir. İtfaiyecilerin değişen olaylarında kendilerini tehlikelerden koruyacak, güvenli çalışma ortamı ve müdahale yapabilecekleri risk değerlendirme yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemler takip edilmeli ve itfaiye çalışanlarına öğretilmelidir.
Deskar Teknik NM Fire Pump Türkiye Resmi Distribütörü GÜVENLİĞİYLE ÇÖZÜM ORTAĞINIZ Yangın Söndürmeden Teknik Servise, Her An Yanınızda. TEDBİR AL GÜVENDE OL! The protection of life and property is not just a promise deskarteknik deskarteknik www.deskarteknik.com 0216 465 00 50
12 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 İTFAİYECİ İtfaiyeciler olaylarda neden riskleri değerlendirmelidir? • İtfaiyeciler sürekli risk ve tehlikelerin değerlendirilmesi gereken olaylara dahil olmaktadır • İtfaiyecilerin katıldıkları olaylarda tehlikeler ve riskler hızla değişebilmektedir • Zaman içinde veya anlık olarak olayların tehlikeleri büyüyebilmektedir • Olaylar kimsenin tahmin edilemeyeceği büyüklük ve tehlikelere ulaşabilmektedir • Risk değerlendirmesi yapacak kişinin kararları, emirleri, organizasyonu, planlaması için vereceği talimatlar o olay ve katılanlar için hayati önem taşımaktadır • Alınacak doğru veya yanlış kararlar çok fazla can ve mal kaybına sebep olabilir İtfaiyecilerin risk değerlendirmesi farklı mıdır? İtfaiyecilerin tüm olayları her an değişebilen olaylardan oluşmaktadır. Yangının başlangıcındaki tehlikeler bir sonraki zaman diliminde aynı olmayacaktır. Yangının ısısı, duman ve alevin boyutu, yanıcı maddenin miktarı ve konumu her an değişiklik gösterebilir. Bu sebeple olaylara ait tehlikelerde devamlı değişebilmektedir. İtfaiyecilerin katıldıkları olaylarda ve yürüttükleri operasyonlarda sürekli değişen tehlikeleri anlık değerlendirerek olaylara karşı önlem almak zorundadır. Bu yapılan iş en güvenli müdahaleyi gerçekleştirmek amacı taşımalıdır. Olaylardaki bu değişkenlik itfaiyecilerin olay yerindeki risk değerlendirme çalışmalarına da farklılık getirmektedir. İtfaiyeciler olay yerinde Risk Yönetim Sürecini nasıl gerçekleştirmelidir? Tüm itfaiyeciler aşağıdaki risk belirleme süreçlerini bilmelidir. Yangın ekiplerini sevk ve idare eden amirlerden başlayarak ekip içindeki görevli müdahaleciler, şoförler, merdiven ekipleri ve kurtarma ekipleri dahil olaya karışan tüm personel olaydaki rol ve sorumluluk alanlarına göre tehlike ve riskleri tanımlama ve giderebilme yönünde deneyim kazanmalıdır. Risk Belirleme Süreç aşamaları: Tehlikeleri Tanımla Risklerini Değerlendir Riskleri kontrol et, ortadan kaldır. Tehlike ve Risk nedir? Yangında zarar verme olasılığı olan her şey tehlikelidir. Yangında tehlikeli olarak saydığımız şeylerden gelebilecek kaza, yaralanma ve ölüm gibi sonuçların meydana gelme ihtimalidir. Örnek, Yangın yerinde bir LPG tüpü var. Tehlike, Yangın yerindeki LPG tüpü parlayan ve patlayan bir malzeme olduğundan tehlikedir. Risk:Tüpün ısınarak gaz kaçırması veya patlamasıdır. Riskin ciddiyeti bu tüpün yangın yerinde patlaması sonucu ekibin ve yangına dahil olan herkesin etkilenebileceğidir. Sonrası ölüm ve yaralanmaların olabileceğidir. Bu örnekte olduğu gibi yangın yerindeki mümkün olan tüm tehlikeler ve riskler tanımlanmaya çalışılmalıdır. Tehlike ve riskleri tanımlamak risk değerlendirme aşamasının ilk kısmıdır. “İtfaiyeciler kurtarılabilir hayatları kurtarmak için bazı riskler alabilirler. İtfaiyeciler kurtarılabilir mülkleri kurtarmak için biraz risk alacaklar. İtfaiyeciler zaten kaybedilmiş olan bir hayatı veya mülkü kurtarmak için HİÇBİR risk almayacaktır.” İtfaiyede risk tanımlamasını kimler yapmalıdır? İtfaiyede olaylara katılan sevk ve idarede emir ve komuta yetkisi olan amirler tehlike ve riskleri tanımlamak, bildirmek ve bunlar için tedbirler almakla görevlidir, sorumludur. Bunun yanında olaylara dahil olan itfaiye ekip üyeleri kendi görev ve sorumluluklarına göre tehlike ve risk değerlendirmesi yapabilmelidir. Araç şoförü aracını trafik yolu üzerinde kaza çıkmaması adına bu değerlendirmeyi yapmalıdır. Olası
13 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 İTFAİYECİ tehlikeleri giderebilmelidir. Gideremeyeceği konularda yardım istemeli, haber vermelidir. Müdahale personeli yangın içi müdahalelerde olay yerindeki yapısal ve yangın yeri tehlikelerini değerlendirebilmeli, bunlara karşı önlemlerini almalıdır. Bunun gibi tüm personel kendi görev ve sorumluluklarına göre tehlike ve riskleri tanımlayabilmelidir. Tehlikeleri Tanımlamak Yangın olayında karşılaşılacak tehlikelerin tanımlanması başlığında itfaiyecilerin hangi tehlikeleri tanımlaması gerektiği konusu önemlidir. Ekibin tehlikelerini, Olayın tehlikelerini, Olaya katılanların tehlikelerini, Araç, malzeme, donanımın tehlikelerini, Bu tehlikelerin risk oluşturmasına karşı ne gibi sonuçları olabileceği yönünde planlama yapmalıdır. Parlama ve patlama tehlikesi olan bir tankın ekibine, olaya katılan kişilere, yaralı ve mağdurlara, mevcut araç ve ekipmanlara, çevre ve topluma verebileceği zararı tanımlamalı ve bilmelidir. Risklerini değerlendirmek Zor ve deneyim gerektiren bir süreçtir. İtfaiyeciliğin uzmanlaşması ve seviye atlanmasını gerektiren şartlardan biridir. Bu süreçte yetkili itfaiyeciden şu sorular veya benzeri sorulara akla, mantığa ve o anki şartlara uygun, güvenli cevap vermesi beklenmektedir. Tehlikelerden kaynaklanacak kaza, yaralanma ve ölümlerle sonuçlanabilecek durumlar var mıdır? Hangileri en kısa zamanda ve en etkili zarar verebilir? Bu tehlikeler giderilebilir mi? Tehlikelere müdahale etmenin sonuçları ne olacaktır? Ekibe, olaya, malzeme ve olaya katılanlara fayda ve zararı ne olur? Olaya yapılacak veya yapılan operasyonun ve planlamanın devamlı surette bu aşamada değerlendirmesi yapılabilecektir. İtfai olaylar devamlı surette değişkenlik gösterdiği unutulmamalıdır. Bu değerlendirme sonunda tehlikelerin giderilmesine veya önlenmesine yönelik operasyon planlaması yapılmalıdır. Riskleri kontrol etmek, kaldırmak Risk kontrolü risklerin ortadan kaldırılması, giderilmesine yönelik yapılan çalışmalardır. Yangın yerindeki riskleri ortadan kaldırmak. (Yangında elektriği kesmek, gaz akışlarını kapatmak, tehlike oluşturacak ekipmanı kullandırmamak, Patlaması muhtemel LPG tüpünü yangın yerinden çıkartmak vb.) Riskli malzeme veya ekipmanın yerine güvenli ekipman koymak. (Delik hortumun yerine sağlam hortum kullanmak, yangının sirayetine karşı yedek ekip istemek, suyu az kalan araçlar için dolu araç istemek veya ilave su hattı çekmek vb.) Olay yerindeki tehlikeyi risk altındaki kişiden ayırmak. (Kişisel güvenlik önlemi almamış kişiyi çatıya çıkartmamak, Can tehlikesi olmayan yangınlarda itfaiyecileri riske atacak müdahalelerde bulunmamak vb.) Teknik donanım ve mühendislik çözümler aramak. (Depo araması yapacak ekiplere termal kamera temin etmek, çelik tüplü temiz hava cihazı kullanımı yerine fiber tüp kullanımını sağlamak vb.) Kişisel koruyucu donanımları sağlamak. (Yapacağı uygulamaların tehlikelerine uygun kişisel donanım bulundurmak. Kimyasal olaysa kimyasal kıyafetler bulundurmak, müdahaleciye giydirmek. Yangın ve olay çeşidine uygun koruyucu kıyafetler bulundurmak/giydirmek vb.) n
14 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 MTMD 2022 Yılı Envanteri MTMD Üyelerinin 2022 yılına ilişkin verilerinden oluşan envanter çalışması tamamlandı. 2022 yılına ait envanter verileri 24 üye firmanın katılımı ile gerçekleşti. MTMD’nin, 2010 yılından beri başlattığı, üyelerinin yıllık bazdaki ‘’Yurtiçi ve Yurtdışı Sözleşme Tutarları’’nı saptamak ve üyelerinin piyasadan aldığı payı belirlemek hedefiyle yaptığı çalışmalar devam ediyor. Önceki yıllara ait envanter sonuçları ile birlikte oluşturulan 2010-22 yılları sözleşme tutarları bazında dağılım aşağıda özetlenmiştir. ENVANTER Dramatik Düşüş Devam Ediyor Bu durumun en önemli sebebi; Türkiye ekonomisinin 2022 yılında siyasi ve jeopolitik gelişmelerden olumsuz etkilenmiş ve zayıflamış olmasıdır. Ekonomideki mali bozulmadan en olumsuz, inşaat sektörü, dolayısıyla mekanik tesisat müteaahhitleri etkilenmiştir. Bu durum kısmen de olsa ülke ekonomisi konjonktürü ile örtüşmektedir ancak MTMD’nin son yıllardaki yurt dışı performansı, hiçbir veriyle örtüşemeyecek kadar zayıftır. Aşağıdaki tablo 2002-2022 yılları arasındaki yurtdışı Türk müteaahhitlik hizmetleri iş bedellerini göstermekte olup, MTMD verileri ile ciddi şekilde ayrışmaktadır. Bu sorunun birçok sebebi olmakla birlikte, MTMD 9. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Murat Suiçmez’in öngörüleri şu şekildedir: 1. Pazarlarımızda yaşanan gelişmeler, 2. Rusya-Ukrayna savaşı ve batı yaptırımlarından dolayı oluşan küçülme, 3. Ortadoğu’da yaşanan gerginlikler, şeklindedir. n Yurtiçi + Yurtdışı Toplam Sözleşme Tutarı (USD)
16 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 Atıkların Bertaraf Edilmesi ve Yangın Güvenliği UZMAN GÖRÜŞÜ SEZER ASLAN Yangın, Acil Durumlar ve Doğal Afetler Eğitim Uzmanı Risk Analizi, Danışman NFPA Member İlgili Yönetmelik: T.C Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının Resmî Gazete Tarihi: 02.04.2015 Resmî Gazete Sayısı: 29314 ile yayınlamış olduğu Atık Yönetimi Yönetmeliği kapsamında; a) Atıkların oluşumundan bertarafına kadar çevre ve insan sağlığına zarar vermeden yönetiminin sağlanmasına, b) Atık oluşumunun azaltılması, atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşümü, geri kazanımı gibi yollar ile doğal kaynak kullanımının azaltılması ve atık yönetiminin sağlanmasına, c) Çevre ve insan sağlığı açısından belirli ölçütlere, temel şart ve özelliklere sahip, bu Yönetmeliğin kapsamındaki ürünlerin üretimi ile piyasa gözetimi ve denetimine, ilişkin genel usul ve esaslar belirlenmiştir. İlgili yönetmeliğe göre atık üreten tesis ve işletmeler ile bertaraf ve geri kazanım işlemlerini yapan kişi, kurum ve kuruluşlar aşağıda belirtilen kayıtları tutmakla yükümlüdürler. • Atık Türü • Atığın Kod Numarası • Atık Miktarı • Atığın Kaynağı • Gönderildiği GK/B Tesisi • Taşıma Şekli • Geri Kazanım / Bertaraf Yöntemi (Ek-2/A – Ek-2/B) Geri dönüşüm veya atık yakma tesislerinde çok çeşitli yanıcı maddelerle birlikte depolandığında yangın riski yüksektir. Bu maddelerin yanma davranışı çok farklıdır. Erken tespitin yanı sıra sıcak noktaların soğutulması ve hızlı söndürme de belirleyicidir. Geri dönüşüm ve atık yakma tesislerinin çöp alanlarında biriken malzemelerde çeşitli tutuşma kaynakları bulunmaktadır. Yangınlar genellikle hasarlı lityum iyon pillerden kaynaklanır. Tesislerde organik ürünlerin ayrışması kıvılcımlarla tutuşan gazların oluşmasına veya ayrışma, depolanan maddelerin kendiliğinden tutuşmasına neden olacak kadar yüksek sıcaklıklara yol açabilir. İçin için yanan yangınlar bu şekilde gelişir. Bu tür yangınların tespit edilmesi bazen zordur ve yayılmaya devam ederken mücadele edilmesi de zordur. Atık, konutlardan sanayi tesislerine kadar her tesisin bir özelliğidir. Bu atıkların nasıl işlendiği ülkeler ve bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Bütün şirketler çöpleri kabul etmeyi ve işlemeyi kendilerine iş edinmiştir. Bazıları plastik, kağıt ve cam gibi malzemeleri ayırıp geri dönüştürüyor. Bazıları, elektrikli cihazlar ve pille çalışan cihazlar da dahil olmak üzere, parçaları ve bileşenleri için potansiyel değeri olduğu düşünülen her şeyi topluyor veya alıyor. Diğerleri ise hala karışık veya geri dönüştürülemeyen çöpleri topluyor ve bunları depolama alanlarına veya yakma tesislerine götürüyor.
17 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 UZMAN GÖRÜŞÜ Atık yönetim sahalarında ortaya çıkan öngörülemeyen malzeme ve madde kombinasyonunun yanı sıra koşullar ve operasyonel faaliyetler, buraları sürekli yüksek yangın riskine sahip tehlikeli ortamlar haline getirmektedir. Geri dönüşüm merkezlerinde ve aktarma istasyonlarında çıkan yangınlar, yangını körükleyebilecek büyük miktardaki malzeme nedeniyle zorludur. Bir kez ateşlendiğinde karton, gazete ve plastik yığınları günlerce yanabilir. Bir aktarma istasyonunda yanan katı atık yığınlarının söndürülmesi son derece zor olabilir. Bir tesisi yangından korumanın en iyi yolu, yangın önleme bakış açısıyla genel bir saha değerlendirmesi yapmaktır. Bir tesisi değerlendirirken propan, asetilen, oksijen, kağıt balyaları, karton veya plastik tankları gibi potansiyel yakıt kaynaklarını incelenmeli. Uç zemindeki gevşek malzeme başka bir potansiyel yangın kaynağıdır. Yanıcı malzemelerin ve yanıcı atıkların (yağlı bezler dahil) depolanmasına ilişkin temizlik prosedürleri gözden geçirilmelidir. Elektrik motorları, kabloları da potansiyel yangın tehlikelerine karşı dikkatle kontrol edilmelidir. Yangın alarm sistemlerinin düzgün çalıştığından emin olmak için kontrol edilmesi gerekir. Yangın söndürme sistemlerinin büyük ölçekli yangınların yayılmasını kontrol edebilecek kapasitede olduklarından emin olmak için değerlendirilmelidir. Tehlikeli maddelerin yetersiz paketlenmesi aynı zamanda tehlikeli kimyasal reaksiyonlara da yol açabilir: örneğin, pil üretimindeki lityum/ bakır şeritler suyla temas ettiğinde (örn. güvenli bir şekilde paketlenmemesi nedeniyle) özellikle yıkıcı bir yangın meydana gelebilir. Planlanmamış bir ekzotermik reaksiyon meydana gelirse, sonuç genellikle felaket niteliğinde bir yangın olur. Yanıcı sıvı atıkların plastik kaplar gibi yanıcı maddelerin yakınında depolanması da bir diğer bariz tehlikedir. Sıvı kimyasal atıkların, depolama veya karıştırma tanklarının tabanında bilinmeyen bileşime sahip çamurlarla reaksiyona girdiği durumlarda da kazalar meydana gelmiştir. Aerosoller ısıtıldığında veya parçalandığında patlayıp havaya uçabilecekleri için özellikle tehlikeli olabilir. Özel olarak tasarlanmış bir kafeste güvenli bir şekilde saklanmaları gerekir. Atık Ayrıştırma İstasyonlarında Neden Yangın Çıkıyor? Atık ayırma istasyonları ve atık yönetim tesislerindeki sistemlerin diğer parçaları, yüksek yangın riskiyle karakterize edilir. Bunun nedeni aşağıdaki nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu tür sistemler, büyük miktarda yanıcı
18 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 UZMAN GÖRÜŞÜ malzemenin nispeten küçük bir alanda birikmesi nedeniyle yüksek yangın yükü yoğunluğuna sahiptir. Atıkların bileşimini ve ondan çıkan gazları belirlemek ve kontrol etmek zordur, bu da yangına neyin sebep olacağını ve hangi malzemenin yanacağını tahmin etmenin zor olduğu anlamına gelir. İtfaiye tarafından listelenen yangınların yaygın bir nedeni, açığa çıkan gazların kendiliğinden tutuşmasıdır. Yukarıda bahsettiğimiz sorunun büyük bir kısmı “sorundan kurtulmak” için çoğu zaman bir atığı diğerinin içine saklayan atık toplama şirketlerinin sorunudur. Bu, sınıflandırma istasyonunun, belirli bir sınıflandırma hattının hazırlanmadığı, yangın tehlikesi oluşturan malzemeleri almasına neden olur. Belirtilen madde çeşitliliği nedeniyle yanmaya başlayan bu yangınlar şiddetlidir ve hızla yayılır. Torbaları açarken ve atıkları parçalarken sürtünme kuvvetleri (malzemeler ne kadar sertse, kuvvetler o kadar yüksek) veya parçalayıcılardaki şaftlar ve bıçaklar tarafından metal parçalama sırasında ortaya çıkar. Ortaya çıkan sıcak parçacıklar bariz bir yangın kaynağı olabilir. Atık toplama araçlarının yangınları çoğu elektrik sorunlarından kaynaklanmaktadır ve akü bağlantı kesme anahtarının kullanılması yangın riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Aküler, kablolar ve teller dahil olmak üzere aracın düzenli olarak kontrol edilmesi yangın riskini azaltacaktır. Ayrıca atık toplama araçlarının aşırı gres, yağ, çöp ve geri dönüştürülebilir malzemelerden temiz tutulması gerekir. Hidrolik sıvı, gres ve yağ birikmesi potansiyel sorundur. Tutuşmaya neden olan benzer sürtünme kuvvetleri, taşıma bantlarında veya atıkların ayırma hatlarında yükleyici-ekskavatörlerle taşınması sırasında meydana gelebilir. İkincisi sadece sürtünme kuvvetleri nedeniyle değil, aynı zamanda yangın ortamının oksijen formundaki tedariği nedeniyle de risklidir. Ayırma işleminden önce atıkların uzun süre taşınmadan yattığı görülür. Kimyasal veya biyolojik atıklar veya örneğin hasarlı piller dahil edilirse, bunlar ısı üretmeye başlar; bu, atık taşındığında oksijen girişi alır ve bu da tutuşmayı mümkün kılar. Atık ayırma istasyonunda hangi koruma işe yarayacak? Ayırma istasyonlarında ve atık toplama noktalarında daha önce yaşanan yangınlar, bu nesnelerin bir yangın çıktığında ne kadar tehlikeli olduğunu çok açık bir şekilde göstermişti. Yangın hızla yayılıyor ve hızla geniş bir alanı kaplıyor. Bir yangın, çevre için her zaman potansiyel olarak tehlikeli olan büyük miktarda zehirli dumana neden olur. Yanıcı maddelerin türlerinin heterojen olması nedeniyle yangının hangi yöne yayılacağı ve ilave patlamaların olup olmayacağı hiçbir zaman bilinmez. Bu nedenle bu sistemlerin uygun yangın önleme sistemleriyle korunması çok önemlidir. Soru hangi yangın söndürme sisteminin kullanılacağıdır? Depolama salonlarında doğrudan söndürmeye yönelik olarak tasarlanmış özel püskürtme sistemleri kullanılmalıdır. Bu gibi durumlarda sulu söndürme sistemleri etkisizdir. Atık ayrıştırma istasyonlarında biriken eriyen plastik, suyun atık yığınına girmeden üzerinden aktığı bir tür “kabuk” oluşturuyor. Ancak köpüklü söndürme etkilidir ve "dökülme" dokusu sayesinde, yangının sıklıkla yayıldığı daha derin atık katmanlarına ulaşmada iyidir. Köpüklü söndürmenin avantajı aynı zamanda su deposu için daha az yer gerektirmesidir. Bu tip sistemlerde
19 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 UZMAN GÖRÜŞÜ genellikle alanın maksimum kullanımı, dolayısıyla daha küçük bir tank söz konusu olup, aynı zamanda yangın önleme gereksinimlerini de karşılamak çoğu zaman yatırımcı tarafından büyük beğeniyle karşılanmaktadır. Uygun duman ve sıcaklık dedektörleri, hatta termal görüntüleme kameraları, tehlikenin erken tespiti için önemli bileşenleri oluşturur. Hızlı bir söndürme reaksiyonuna izin vereceklerdir. Ancak duman dedektörlerinde büyük hacimlerde biriken toz ve parçacıkların sıklıkla yanlış alarmları tetikleme riski vardır. Atık ve Geri Dönüşüm Tesislerinde Yangın ve Toz Patlama Tehlikeleri Bu tesislerdeki geleneksel tehlikeler arasında aerosol kutuları, gaz tankları ve propan tankları bulunur. Hem kaldırım kenarı hem de inşaat geri dönüşümünde büyüyen bir tehlike, için için için yanan yangınlara ve patlamalara neden olan lityum iyon pillerdir. Kontrol edilmeleri daha zor olduğundan daha yüksek bir risk seviyesi sunarlar: Gaz tankları boşaltılabilirken, her boyuttaki lityum iyon piller kendi oksijenini oluşturur ve böylece her yerde yangın başlatabilirler: ekranlarda, konveyörlerde ve herhangi bir yerde. Yanıcı toz güvenliğinde tutuşma kaynaklarının ortadan kaldırılması öncelikli çözümlerden biridir. Lityum-iyon piller, montaj hattının herhangi bir noktasında bir ateşleme kaynağıdır ve bu da her türlü yangın veya patlamayı önleme yaklaşımını zorlaştırır. Metal geri dönüşümü ile yanıcı toz tehlikesi oluşturabilecek titanyum, magnezyum ve birçok değerli metal işlenmektedir. Gübreler ayrıca geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilir. Tesislerin yüzeylerinde toz biriktiğinde, yöneticiler alanları püskürtmeye veya sis kullanmaya çalışsa bile bu durum bir risk oluşturur. Atık Alanlarında Çalışanların Güvenliği İster atık üreticisi ister yüklenici tarafından istihdam edilsin, atık konteynırlarını elleçleyen herkesin yeterli KKD'ye ihtiyacı olacaktır. Bu muhtemelen şunları içerecektir: • Baretler,Yüksek görünürlüklü giysiler • Ayak bileği destekli güvenlik botları (çamurlu veya ıslak yüzeylerde kaymayı önlemek için) • Ağır iş eldivenleri • Kesilmeye dayanıklı pantolon. • Kimyasal atıklarla uğraşanların ayrıca gözlük ve solunum korumasına ihtiyacı olabilir. Hijyen, özellikle kimyasal atıklar söz konusu olduğunda hayati öneme sahiptir. Personele el yıkama ve soyunma olanakları sağlanmalıdır. İşverenler, atığı elleçleyen herkesin, elle taşıma teknikleri, dermatiti önlemek için iyi hijyen, KKD kullanımı veya atık kimyasalların belirli tehlikeleri konularında uygun eğitim almasını sağlamalıdır. Personel, tehlikeli maddeleri tanıyabilmeli ve bir sızıntı durumunda raporlama gereklilikleri de dahil olmak üzere ne yapılacağını bilmelidir. Atık depo yangını durumunda her çalışanın hızla binadan çıkabilmesi gerekir. Yangın acil çıkışları açık tutulmalı ve bu kapıların önlerinde engel teşkil edecek malzemeler bulundurulmamalı ve kilitli olmamalıdır. Tahliye edilen çalışanların bir araya gelebilmesi ve herkesin güvende olduğundan emin olmak için sayım yapılabilmesi için bir acil toplanma alanı oluşturulmalıdır. n
20 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 MAKALE Şebeke Enerji Depolama için Kullanılan Lityum İyon Batarya İle İlgili Yangın Güvenliği DOĞAN KAZAK İtfaiye Görevlisi, Yangın Danışmanı, İş Güvenliği Uzmanı Dünyada çeşitli amaçlarla kullanılan enerji depolama sistemleri, elektrik şebekelerine birçok fayda sağlamakla beraber, maddi tasarruf da sağlamaktadır. Elektrik şebekelerinin daha etkin, verimli, düşük karbon emisyonlu ve güvenilir çalışmasına katkı sağlayan depolama sistemlerinde mekanik, elektromekanik, kimyasal, termal ve elektromanyetik gibi farklı yöntemler kullanılarak elektrik enerjisi depolanmaktadır. Pompaj depolamalı hidroelektrik santraller, dünya genelinde en yaygın elektrik depolama yöntemi olarak kabul görmüş olsa da teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan diğer yöntemlerin de kullanımı yaygınlaşmaktadır. Elektrokimyasal olarak nikel-kadmiyum, kurşun-asit ve lityum-iyon gibi farklı türde pek çok batarya piyasada mevcutken, sıkıştırılmış hava depolama, volanlar, süper kapasitörler ve yakıt pilleri de elektrik depolamanın farklı yöntemleri olarak göze çarpmaktadır. Dünya üzerinde 6,000,000 kW’lık bir hacme sahip depolama sistemlerinin, ilerleyen beş yıl içerisinde 40,000,000 kW’lık kapasiteyi geçmesi gözlemlenmektedir. Genellikle şebeke frekans kararlılığının sağlanması, ani enerji değişimleri ve gerilim değişimlerinin bastırılması gibi amaçlarla yan hizmetlerde kullanılan depolama sistemlerinde diğerlerine göre çok daha hızlı cevap süresine sahip volanlar ve batarya depolama sistemleri ise ön plana çıkmaktadır. Batarya depolama sistemleri elektrikli araçlarda kullanılabildiği gibi, konut ve ticari alanlarda depolama çözümü olarak da kullanılmaktadır. Kurşun-asit bataryalar, en çok bilinen batarya türü olmakla birlikte, olumsuz çevresel etkileri ve
21 YANGIN ve GÜVENLİK • Ocak-Şubat / 2024 MAKALE kısa ömürlerine rağmen düşük maliyetleri ve basit kullanım ve bakım özellikleriyle oldukça popülerdir. Nikel-kadmiyum bataryalar, kurşun asit bataryalara göre daha uzun ömre ve yüksek enerji yoğunluğuna sahiptir. Ancak yüksek zehirliliğe sahip olmalarından dolayı yanlızca sabit sistemlerde kullanımları tercih edilmektedir. Lityum-iyon bataryalar ise özellikle tüketici elektroniğinde kullanımlarıyla bilinirliğini arttırmıştır. Yüksek enerji yoğunluğu, düşük döngü ve bekleme kayıpları ile elektrikli araçlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır. Düşüş eğilimindeki fiyatları sayesinde, dünya genelinde kullanımının iyice yaygınlaşacağı öngörülen lityum-iyon bataryalar, enerji sektörüne de batarya depolama sistemlerinin yaygınlaşmasıyla etki edecektir. Konvansiyonel bu batarya çeşitlerinin yanı sıra, yüksek sıcaklıkta tepkimeye giren sodyum-sülfür, sodyum-nikel klorid, bakır-çinko ve akış bataryalar da farklı kullanım alanlarıyla piyasada yer almaktadır. Türkiye’de elektrik şebekelerinde batarya depolama sistemlerinin kullanımı şuanlık olmadığından batarya depolama sistemlerinin şebekeye bağlantısı noktasında da düzenleyici, bilgilendirici bir mevzuat bulunmamaktadır. Ancak akü üretiminde faaliyet gösteren önemli yerli üreticiler bulunmakta ve batarya depolama alanında sanayi ve üniversite işbirlikleri ile AR-GE çalışmaları da yürütülmektedir. Ayrıca ilgili kamu kurumları tarafından batarya depolama sistemlerinin, yan hizmet uygulamalarının yanı sıra kesintili elektrik üretimi özelliğinden dolayı yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleyecek bir yapıda kullanımı konusunda çalışmalar yürütülmektedir. Lityum-iyon bataryaların Türkiye şartlarında üretilmesinde hem hammadde olarak dışa bağımlılık söz konusu hem de yeterli kalifiye eleman eksikliği söz konusudur [1]. Şen Son yıllarda, Türkiye’de enerji depolama endüstrisinin gelişimi hızlanıyor. Lityum iyon batarya enerji depolaması (LIBED), Dünyan’nın enerji devriminde önemli bir destek kaynağı olmaktadır. Lityum iyon batarya üzerine yapılan araştırmalar ve uygulamalar, özellikle elektrikli araçlar alanında, temel teori, uygulama teknolojisi, standart spesifikasyonlar ve deneysel test yöntem sistemi açısından oldukça kapsamlı bir teknik sistem oluşturulmuştur; bu da elektrikli araçların gelişimine olumlu bir destek ve teşvik rolü oynamıştır. Lityum iyon bataryalar, başlangıçta ev aletleri ve elektronik ürünler alanında geniş çapta kullanılmıştır. Lityum iyon bataryaların gelişimi ve olgunluğu ile yüksek güç ve enerji yoğunluğu avantajları, elektrikli araç güç bataryalarında tam anlamıyla kullanılmıştır. Sanayi ölçeği son on yılda hızla gelişmiş ve lityum iyon bataryaların en önemli uygulama alanı haline gelmiştir. Elektrikli araç endüstrisinin politika desteği ve bunun sonucunda ortaya çıkan ölçek etkisi sayesinde, yurt içinde ve yurt dışında pil hammadde, elektrokimyasal performans, ürün güvenliği ve deneysel test teknikleri ve yöntemleri konusunda uzun vadeli çalışmalar gerçekleştirilmiş ve elektrikli araç lityum iyon batarya güç bataryasının etrafında tam ve kapsamlı bir teknik standart sistemi oluşturulmuştur [2] [3] [4]. Elektrikli araçların lityum iyon güç bataryaları için güvenlik karakteristikleri, otomotiv endüstrisinin güvenlik kuralları tarafından sınırlı olduğu için başlangıçtan itibaren büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle, birçok deneysel test gerçekleştirilmiş ve zengin pratik veri ve deneyim birikimi sağlanmıştır, bu da elektrikli araçlar ve lityum iyon güç bataryaları endüstrisinin birbirini destekleyip teşvik ettiği olumlu bir gelişme durumu oluşturmuştur. Lityum iyon güç batarya güvenliği konusunda hala gizli tehlikeler bulunmakta ve zaman zaman güvenlik kazaları meydana gelmektedir. Ancak, düşük kaza olasılığı ve nispeten küçük kaza kapsamı ve sonuçları nedeniyle, insanların elektrikli araçlar ve lityum iyon güç bataryaları güvenliği konusundaki anlayışı giderek rasyonel hale gelmiş ve tanınma düzeyi artmıştır. Elektrikli araç endüstrisi ile karşılaştırıldığında, LIBED’in şebeke büyük ölçekli enerji depolama uygulaması hala az ve keşif aşamasındadır, ki bu elektrikli araç endüstrisinden farklıdır. Örneğin, zaman bakımından, çoğu proje genellikle üç yıldan az bir sürede çalışır; ölçek bakımından, genel ölçek veya pazar birikimi olsun, genel boyut büyük ve elektrikli araç bataryalarından çok daha fazladır; ürün bakımından, uygulama senaryosu ve işletme senaryosu farklıdır. LIBED üzerine yapılan çeşitli çalışmalarda, çoğunluğu lityum iyon batarya kapasite tahsisi, güç ve enerji planlama veya kontrol yöntemleri ile enerji depolama dönüştürücü kontrol stratejilerine odaklanmaktadır. Ancak lityum iyon batarya güvenliği gibi daha temel ve önemli konularda hedefe yönelik araştırmalar daha azdır. Ürünler açısından, endüstriyel depolama ürünlerinin çoğu hala elektriklidir ve otomobiller için lityum iyon güç bataryaları genellikle elektrik enerjisi depolama özelliklerine göre özel olarak tasarlanmış ve geliştirilmiştir. Otomobiller için lityum iyon güç bataryaları, lityum iyon pillerden oluşur ve elektrik enerjisi depolama özelliklerine göre özel olarak tasarlanmış ve geliştirilmiştir. Lityum iyon bataryaların gruplandırılması, batarya yönetimi, güvenlik koruması, hata koruması ve kontrol stratejileri genellikle geleneksel enerji depolama (örneğin kurşun-asit veya kurşun-karbon pil enerji depolama) ve elektrikli araç tasarım prensiplerini takip eder; endüstriyel ölçek ve deneyim tarafından sınırlanmış teknik standartlar, lityum iyon batarya enerji depolama uygulaması etrafında henüz temel ve tam bir sistem oluşturamamış ve genellikle elektrik standartlarına başvurmayı gerektirmiştir. Her ikisi de güvenlik koruma
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=