Yangın ve Güvenlik Dergisi 246. Sayı (Nisan 2024)

42 YANGIN ve GÜVENLİK • Nisan / 2024 MAKALE dair ele alınan bir başka konu ise çıkmaz sokaklardır. İlk etapta alınan yasaklama kararı belirli sınırlamalar getirilerek mecbur kalındığı durumlarda yapılabileceği yönünde değiştirilmiştir (Demir, 2020). 3.1.2. Binaların Kütle Büyüklüğü ve Formunda Değişim 1839'dan 1891'e kadar yapılan düzenlemelerde yapı yüksekliği, saçak, cumba gibi kütleyi etkileyecek faktörlerde değişiklikler yapıldığı görülmektedir. Yapı yüksekliği hem yapının ahşap ya da kagir olasına göre değişkenlik göstermekte hem de yapının sınır olduğu yolun genişliğine göre değişmektedir. Cumba ve çıkmaların ele alınış şekli yapı yüksekliğinde olduğu gibi yol genişliğine bağlı olarak değişmektedir. Yol genişliklerinin artması binaların kütle oranlarının değişmesinde önemli bir faktör olmuştur. Yolların genişletilmesi için belirlenen mesafede yapılar geri çekilmiş ve parselden belli bir alanı yola terk etmiştir (Demir, 2020). Bu yangınların çıkmasının ve geniş alanları tahrip etmesinin en temel sebeplerden biri yapıların ahşap oluşudur. Yangının hızlı bir şekilde yayılmasını engellemek adına, bitişik nizamdaki evlerin çatılarının her iki tarafına yaklaşık 1.5m boyunda yangın duvarı yapılması kararlaştırılmış, bu uygulamayı yapmaya imkanı olmayanlar için her 10 ahşap yapı arasında yangın duvarı olabileceği söylenmiştir. Bu karar farklı düzenlemelerde değişikliğe uğramış da, yangın duvarları cephe ve sokak siluetini etkileyen önemli bir değişikliktir (Demir, 2020). 3.1.3. Yapı Malzemelerindeki Değişim Bölgede genel olarak büyük ölçekli kagir anıtsal yapılar ve ahşap kagir sistemle yapılmış konutlar yer almaktadır. 19. yy da temel gerekçe yangın olmak üzere çeşitli ihtiyaçlar ve modernleşme arzusuyla birlikte malzeme ve yapım yöntemlerinde farklılaşmalar, çeşitlenmeler başlamıştır. 1839 yılında yapılan düzenlemede taşıdığı riskler açısından ahşap yapılar tamamen yasaklanmış, daha sonra bu karar uygulama aşamasında yetersiz kaldığı için belirli önlemlerle ahşap yapıların da yapılabileceği yönünde değişmiştir. Kagir yapılar tam kagir ve yarı kagir olmak üzere iki, ahşap yapılar ise dört farklı türde kategorize edilmiştir. Malzemelerin birbirlerine göre olan avantajları ve dezavantajları tanımlanmış, kullanılan yapım tekniği ve malzemeye göre yapıların ayakta kalma sürelerine bu düzenlemelerde yer verilmiştir. Binalarda yangın esnasında tutuşmayı önlemek amacıyla özellikle dükkan ve çıkmalarda sac kullanımı teşvik edilmiştir. Kentin farklı bölgelerinde alınan kararlar sonrasında bazı bölgelerde ahşap yapılar yasaklanmış bazı bölgelerde ise yapımı devam etmiştir. Bu yaklaşım kent dokusunu etkileyen önemli faktörlerden biridir (Demir, 2020). 3.2. 1995 Kobe Yangını 1995 yılında Japonya'nın Kobe kentinde 7.2 şiddetinde meydana gelen depremle birlikte çöken yollar, altyapı sistemleri ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yangın, yangının her zaman birincil bir tehlike değil afetler sonucu ortaya çıkabilecek ikincil bir tehlike de olabileceğinin bir örneğidir. Deprem bölgesi olan Türkiye için de bu risk dikkate alınması ve gerekli önlem, müdahale stratejilerinin oluşturulması gereken bir durumdur. Sık sık şiddetli depremlere maruz kalan Kobe'de depremde can kayıplarını minimuma indirmek için ahşap yapılar tercih edilmiştir. Deprem sonrası ortaya çıkan yangın ahşap yapı yoğunluğundan dolayı hızla artmış ve ahşabın kolay tutuşabilen bir malzeme olmasından dolayı geniş alanlara yayılmıştır. Yangına dair geniş planlama ve güvenlik önlemlerinin olmadığı kentte 6.433 can kaybı ve 10 trilyon Yen değerinde maddi kayıp meydana gelmiş, kent 10 yılı aşkın bir sürede yeniden inşa edilebiliştir. Bu deprem ve yangın afetlerinden sonra Kobe kentleşme stratejileri, müdahale sistemleri ve ekiplerinin geliştirilmesi gibi tedbirlerle hem kent yangın riskine karşı daha güvenli bir noktaya getirilmiş hem de buradan çıkarılan dersler ve alınan kararlar bir kılavuz olmuştur. Bu yangından sonra yapılarda ahşap malzeme mümkün olduğunca az kullanılmıştır. Yangınla mücadele edecek büyük bir itfaiye ekibi kurulmuş ve depremden sonra yangın riskini göz önünde bulundurarak kurtarma ekiplerinin tümü söndürme işlemi gerçekleştirebilecek şekilde eğitim almıştır (Shıozakı vd., 2006). Hyogo Deprem Yapılandırma Araştırma Merkezinde ele alınan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi tarafından Türkçeye çevrilen Büyük Hanshin Depreminden Alınan Dersler adlı makalede bu deprem sonrası oluşan yangından yola çıkarak büyük şehir yangınlarının sebepleri ortaya konulmuştur. Geniş alanlara yayılmış konut alanları arasında yangın tehlikesi yüksek yapıların ve ahşap yapıların bulunuyor olması yangınların ortaya çıktığı noktada lokalize edilmesini engellemekte ve daha geniş alanlara yayılmasına neden olmaktadır. Altyapı sistemlerinin zayıf olması, buna bağlı olarak fazla sayıda yangın çıkması ve su kaynaklarının, pompalarının yetersiz kalması Kobe yangınının kontrol altına alınmasını mümkün kılmamıştır. Birincil risk de olsa ikincil risk de olsa bir yerleşim alanında yangın çıkma ihtimalinin çok fazla noktada bulunuyor olması kontrolü zorlaştırmaktadır. Kobe depreminden sonra ikincil bir tehlike olarak ortaya çıkan yangın müdahale ekipleri tarafından geç idrak edilmiş ve müdahale gecikerek hem daha ileri safhada kontrol altına alınmaya çalışılmış hem de müdahale ekipmanları, su kaynakları yetersiz kalmıştır (Shıozakı vd., 2006).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=