Yangın ve Güvenlik Dergisi 250. Sayı (Ekim 2024)

41 YANGIN ve GÜVENLİK • Ekim / 2024 SÖYLEŞİ İklim değişikliği, yangınların sıklığını ve şiddetini artırıyor mu? İklim değişikliğinin yangın güvenliği üzerindeki etkileri nelerdir? Bu konu hakkında çok fazla konuşacak kalifiyede değilim çünkü iklim değişikliğine pek inanmıyorum. Tartışmanın her iki tarafında birçok bilim insanı var. Ancak ana akım medya ve uluslararası medya yalnızca bir tarafı destekliyor. İklim değişikliğiyle ilgili popüler inançları çürütecek yeterli kanıt yok. Bu nedenle, bu konuda tek bir cevap olduğunu düşünmüyorum ve bu yüzden çok da endişelenmiyorum. Dünyaya baktığınızda, İsrail, Ukrayna gibi yerlerde farklı şeyler oluyor. Ülkelerin sınırlar veya diğer konularda bile anlaşmaya varamadığı bir durumda, iklim değişikliği gibi bir konuda birlikte hareket etmeleri pek mümkün görünmüyor. Sadece bazı ülkeler bu tür düzenlemelere uymanın sorumluluğunu ve maliyetini üstleniyor. İklim değişikliği bence itfaiye hizmetlerini gerçekten etkilemeyen bir siyasi mesele. Orman yangınları veya kasırgalara baktığınızda, durumun hazırlıklı olmakla alakalı olduğunu düşünüyorum. Çok büyük afetler, örneğin Hawaii’deki Lahaina yangını gibi, bir itfaiye departmanının başa çıkabileceğinin ötesinde bir büyüklüğe sahip. En iyi hazırlık, halkı bu tür olaylara karşı eğitmekte. Örneğin, evlerde ek su temini bulundurmak, plastik torbalar ve kova temin etmek, pilleri veya jeneratörleri hazır tutmak gibi basit şeyler yapmak gerekiyor. En iyi savunma hattımız, kamu eğitimi ve bu tür olaylara hazırlanmaktır; halkın acil hizmetlerin sınırlılıklarını (limitasyonlarını) anlaması önemli. Kaliforniya'daki birçok orman yangını, çeşitli nedenlerle kasıtlı olarak çıkarıldı. Ancak yangınlar farklı yerlerde, kilometrelerce uzakta başladığında, bunlar küresel ısınma veya yıldırım düşmesine bağlanıyor. Gerçekte, Kaliforniya'da elektrik şebekesiyle ilgili sorunlar yaşanıyor. Elektrik hatları düzgün bakım yapılmadığında, sarkıtlar gevşeyebiliyor ve bu da kıvılcım çıkmasına ve kuru otların tutuşmasına yol açıyor. Bu nedenle, birçok yangın elektrik şebekesi içinde başlıyor. Enerji şirketleri bu durumu kabul etmek istemiyor çünkü mali açıdan zarar görmeyi istemiyorlar. Lahaina örneğinde ise, yüksek rüzgarlı bölgelerde yangın başladıktan sonra hızla yayıldığını unutmamak gerekiyor. Küresel ısınmayı suçlamak kolay ama yangın davranışının da büyük etkisi var. Kişisel olarak “küresel ısınma” ile doğrudan ilişkilendirilen orman yangınlarında bir artış görmedim. Elektrik şebekelerinin bu konudaki rolünü anlamak çok daha önemli. 3. Orman yangınlarıyla mücadele etmek için itfaiye ekipleri hangi stratejileri kullanmalıdır En iyi stratejinin çok agresif ve etkili bir halkla ilişkiler ve kamu eğitimi programı olduğunu düşünüyorum. Örneğin, bir bölgede ikametgah edenlere kuru otları, bitkileri temizlemeleri ve ağaçları evlerinden uzak tutmaları gerektiğini öğretmek gerekiyor. Eğer evleri bir doğal alan sınırında ise, mülklerini hazırlamaları gerekiyor; bu sayede evlerinin etrafında daha az “yakıt” olur. Temel olarak bu sorumluluk ev sahipleri ve topluluklarındır; toplulukların acil hizmetlere, yani polis ve itfaiyeye tamamen güvenmesi daha kolaydır ama bu sorunların hepsini çözemeyiz. Tüm personel, iş gücü, ekipman ve kaynaklara sahip değiliz, bu nedenle beklentiler bazen makul değil. Bu yüzden, vatandaşların kendi kendilerine yeterli olmaları gerekir ve bu onların sorumluluğudur, itfaiyenin değil. Görevimiz, toplumu eğitimle hazırlamak ve bu olaylar gerçekleşmeden önce onlara yardımcı olmaktır. Ekipman açısından, itfaiye personelinin orman yangınlarıyla mücadele konusunda eğitim alması ve yangın söndürme köpüğünün, A sınıfı köpüğünün önemini anlaması iyidir. Sınıf A köpük, ahşap gibi malzemelerin içine işleyecek ve koruyacaktır. İtfaiye istasyonunda şirket amirlerinin gösterebileceği gerçekten iyi deneyler var. Genellikle suyun %5080’i, suyun yüzey gerilimi nedeniyle

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=