Yangın ve Güvenlik Dergisi 251. Sayı (Kasım-Aralık 2024)

14 YANGIN ve GÜVENLİK • Kasım-Aralık / 2024 Yangın Riski Yüksek Olan Sanayi Tesislerinin İncelenmesi ve Sigortalanması FAHRİ YİYİN Risk Mühendisi GİRİŞ Endüstriyel tesisler yürüttükleri faaliyet kollarına göre farklı risk sınıflarında yer alabilmektedir. Literatür üzerinde riskin tanımı "tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali" olarak bilinmektedir ve sayısal anlamda riskin seviyesi şiddet, olasılık ve gerçekleşme sıklığına göre artıp azalabilmektedir. Risk = Şiddet x Olasılık x Frekans olarak hesaplanabilmekte dolayısıyla üç unsurdan herhangi birinde meydana gelecek olan değişiklik, sonuca da direk etki edebilmektedir. Şiddet, olası riskin meydana gelmesinin ardından ortaya çıkabilecek olan hasar boyutunu temsil etmektedir. Olasılık, belirtilen riskin meydana gelme ihtimali olarak tanımlanırken frekans ise risk oluşumunun sıklığı şeklinde ifade edilebilmektedir. Üretim faaliyetinde bulunan işletmelerde de riskin içerik ve kapsamı birden fazla etkene bağlı olmaktadır bunlar arasında elektrik ve mekanik sistemler, İSG süreçleri, tesis yapısı, üretim ve depolama aşamaları, yerleşim bilgileri, bakım ve onarım uygulamaları ile aktif/pasif yangın güvenlik önlemleri ön plana çıkmaktadır. Sigorta şirketleri özellikle de risk seviyesi yüksek işletmeler için risk kabul kriterleri hazırlamakla birlikte risk mühendislerinin kontrolünde analiz gerçekleştirebilmektedir. Sahada yer alan mühendisler tecrübe ve bilgi/birikimlerle faaliyet kollarının risk seviyesini de ön görebilmektedir bu husus doğrultusunda atık, geri dönüşüm, mobilya, kâğıt, plastik, kimya ve tekstil gibi sektörlerin yüksek riskli kategorilerde değerlendirilebildiği tespit edilmiştir. TESİSLERDE YANGIN Fabrikalarda yangına sebebiyet veren ateş kaynakları TS EN 1127-1: 2012 standardında 13 adet olarak belirlenmiştir. Sıcak yüzeyler, alevler ve sıcak gazlar (sıcak parçacıklar dâhil), mekanik olarak oluşan kıvılcımlar, elektrikli cihazlar, kontrolsüz elektrik akımları ve katodik korozyon koruması, statik elektrik, yıldırım, radyo frekans (RF) elektromanyetik dalgaları (104 Hz'den 3x1011 Hz'e kadar), elektromanyetik dalgalar (3x1011 Hz'den 3x1015 Hz'e kadar), iyonlaştırıcı radyasyon, ultrasonik ses dalgaları, adyabatik sıkışma ve şok dalgaları, ekzotermik tepkimeler (tozların kendiliğinden tutuşması dâhil) olarak gözlenen tutuşturma kaynaklarının yeterli oksijen ile yanıcı madde bulunması halinde yangın/ patlamayı meydana getirdiği bilinmektedir. İşletmeler yürüttükleri faaliyetlere ait adımlar ile sahip oldukları sistemlerden dolayı çeşitli ateş kaynakları barındırabilmektedir, yüksek riskli görülen faaliyet kollarında da bu tür hasarların oluşma olasılığı artmaktadır. Yangının meydana gelmesi sıvılar, gazlar ve katılarla mümkün olmaktadır, bu maddelerde parlama noktası ile tutuşma noktası kritik öneme sahip olmaktadır. Parlama noktasının tanımı, bir tutuşturma kaynağı verildiğinde, madde buharının tutuşacağı en düşük sıcaklık şeklindedir, risk unsuru ise yanıcı-parlayıcı sıvılar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Tutuşma noktası maddenin belirli bir sıcaklık seviyesinde kendi kendine yanmaya başlamasıdır, bu yanma türünde maddenin dışarıdan ateş kaynağına ihtiyacı olmayabilmektedir. Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin 113 numaralı maddesinde aşağıdaki sınıflandırmaya yer verilmiştir. Tablodan da anlaşılacağı üzere yanıcı veya parlayıcı sınıfta yer alan sıvılar endüstriyel tesislerin risk skor ile durumlarına doğrudan etki edebilmektedir ayrıca kolay tutuşan maddeler de yangının yayılım kuvvetini direkt olarak artırabilmektedir. Sigorta şirketleri yangın özelinde yaptıkları değerlendirmelerde çeşitli unsurları hesaba katmakta ve riskin MAKALE Yanıcı ve parlayıcı sıvıların tehlike sınıflandırılması

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=