FEL.AKET;T,EN Öl:CE ÖIL!EfM I'!!!/! üyük insan Atatürk, "Felaket başa gelmeden r ":, evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri almak gerekir, geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur" diyor. Günümüzde her konuda düçünülecek ve altı çizilecek bir söz. İçinde bulunduğumuz ortam ve ülkenin geleceği için yorumlanması ve düşünülmesi gerekir. Ülke içindeki gelişmeler ve uluslararası ilişkiler daha başlangıçta değerlendirilse ve koruyucu tedbirler alınsa, belki ileride dövünmemize gerek kalmayacağına inanıyorum. Hangi konuyu alırsanız alın, yangınlarda, üretim aksamakta siparişlerin karşılanması güçleşmekte, çoğu zaman da büyük pazar kaybına neden olmaktadır. Tüm bunlara rağmen yangın güvenliği konusundaki anlayışta fazla bir değişiklik olmamaktadır. Ülkemizde, yangın güvenlik önlemlerinin daha IH.Murat zamanında, bundan 400 sene evvel başladığını söyliyebiliriz. Sultan Murat'ın fermanı "İstanbul Kadısına hüküm ki" diye başlamakta ve "İstanbul ehalisinin evinde damına yetişecek bir merdiven, bir büyük fıçı su bulundurulmasını ve bunları bulundurmayanların, subaşıya teslim edilecekleri ve cezaya çarptırılacakları" belirtilmektedir. Yangın söndürme teknolojisinde ve gelişmiş ülkelerde yangın güvenlik önlemlerinde büyük gelişmeler olmasına rağmen, ne yazık ki ülkemizde yangın önlemleri konusunda yeterli bir gelişme olduğunu söylemek zordur. Yangın güvenlik önlemlerine gereken önem verilmemiş ve halkımızın yangına karşı can ve mal güvenliğinin sağlanmasi için yangın önlemleri yeterince belirlenmemiştir. Özellikle topluma açık yapılar, yüksek yapılar ve endüstriyel yapılar gibi yangına duyarlı olan yerler için yangın güvenlik önlemleri yetersizdir. Yetkililer, önlemlerle itfaiyelerin durumundan siyasi çekişmelere kadar bütün konuları kapsayan, bu sözü, biz sadece yangın ve güvenlik konusunda ele alacağız. Felaket başa gelmeden evvel ilgili olarak sigortadan parasının alacağı düşünülmekte veya "şimdiye kadar birşey olmadı, inşallah bundan sonra da birşey olmaz" mantığı yürütülmektedir. Eskiden yangından korunmak için kapının üzerine "Ya Hafız" ve "İsmi Yıllardan beri yangın ve güvenlik konusunda önleyici ve koruyucu tedbirleri almak gereki~ geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur vurdumduymaz davranışımız devam etmiş, her zaman olay meydana geldikten sonra önlemlerin alınacağı belirtilmiş ve her defasında da onbeş gün sonra unutulmuştur. Türkiye' de yılda ortalama 60 bin civarında yangın meydana gelmekte ve bu yangınlarda, yüzlerce vatandaş yanarak ölmekte, çok sayıda kişi yaralanmakta, binlerce dönüm orman yok olmakta, geçmişten günümüze köprü görevi yapan tarihi binalar azalmakta, değerli itfaiyecilerimiz hayatını kaybetmekte, aileler evsiz kalmakta ve çalışanlar işinden olmaktadır. Endüstri tesislerinde oluşan J(emal Atatürk Celal" levhaları konulurmuş. Usta hattatlar tarafından yazılan bu levhalar kapılara asıldığı zaman yangın çıkmayacağına inanılırmış. İstanbul, uzun yıllar yangınla iç içe yaşamış, birbirine çok yakın olan ahşap binalar özellikle "patlıcan mevsimi"nde yangınları da beraberinde getirmiş, binlerce evin yandığı hatta birkaç mahallenin yok olduğu yangınlar yaşanmış. "İstanbul hiç bir şeyden çekmedi, yangından çektiği kadar" denmiş ve "İstanbul'un yangını, Anadolu'nun salgını" atasözü haline gelmiştir. Yangınları söndürmek için Tulumbacı Birlikleri MAYIS-HAZİRAN SAYI 31
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=