sabitmonitörlerkonulması gerektiğini gördüm. İstabul İtfaiyesi, Bursa İtfaiye, hava limanı itfaiyesi ve daha birçok il ve ilçeden itfaiyeler, ve ayrıca Almanya, Fransa, Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerden ekipler bulunmaktaydı. Bu ekiplerden sadece Bulgaristan'dan gelen ekip, söndürülmüş bir tank üzerinde çalışma yapmaktaydı. Daha önceden, özellikle de Petkim yangınından beni tanıyan bütün itfaiyeciler "ne yapacağımızı, kime güveneceğimizi bilmiyoruz, yangını lütfen siz idare edin" isteminde bulundular. Sayın bakanın, genel müdürün, yönetim kurulu başkanının ve diğer yetkililerin hazır bulunduğu toplantıda, su ve monitör eksikliğinin bulunduğunu, kimin ne yaptığının belli olmadığını, yangında çalışanların emir verenlere tam güvenmesi gerektiğini, eğer yetki verilirse organizasyonu yapabileceğimi söyledim. Fakat, genel müdür karşı çıktı ve kendilerinin bu işi iyi yaptıkları şeklinde izahatta bulundu. "Siz söyleyin biz yapalım" dedi. Bunun üzerine "bir tahta ve büyük boy kağıt istiyorum, bir merkez oluşturalım hangi ekiplerin bulunduğunu, riskli noktaları, hangi ekibin nerede konuşlandırılması gerektiğini ve görev dağılımlarını çizelim" dedim. "Biz planlarımıza müdahale ettirmeyiz" dediler ve önerilerimi yine kabul etmediler. Daha sonra Rafineri müdürü Halil Semerci ile akşama kadar beraber oldum. Rafineri müdürü ve yangın güvenlik amiri Kemal bey ile bazı personelin yaptıkları çalışmalar takdir edilecek düzeydeydi. Uçaklar sadece gösteriş için köpük ve su atıyorlardı, köpük ve su yüksek sıcaklıktan yangına ulaşamadan, havada buharlaşıp etkisizleşiyordu. Tam bir curcunaydı. Yeterli eleman ve aracın olmasına rağmen 300 m ilerideki denizden yeterli su alınamıyordu. Eğer deniz tarafından bir rüzgar olsaydı yangının durması olanaksızlaşacaktı. Ama bereket rüzgar yoktu. Alevler sadece yukarı doğru çıkıyordu ve yakıt yanarak bitmeye yaklaşıyordu. Deniz tarafından rüzgar çıkmadığı takdirde 'tehlike' yoktu. 1- TÜPRAŞTA YANGIN NEDEN BÜYÜDÜ? Tüpraş'ta yangının çıkış nedeni açık... Deprem sırasında ham petrol ünitesindeki bacanın devrilmesi ve sürtünme nedeniyle nafta tankla-rından birinin tutuşmasına yol açmış olmasıdır. Yangın neden büyüdü ve neden çabuk söndürülemedi? Bunun tartışılması gerekir. Yangının çabuk söndürülememesinin iki ana nedeni var. Birincisi; önceden alınan önlemlerin yetersizliği, ikincisi ise; organizasyonun sağlanamamasıydı. Özellikle Tüpraş gibi fay hattına yakın olduğu bilinen bir tesiste yangın önlemleri, Yangın ve Güvenlik m Sayı 46 Eylül - Ekim '99 hem deprem, hem de deprem sonrası oluşacak şartlar göz önünde bulundurularak alınması gerekirdi. Oysa alınan önlemler değil deprem normal şartlar için bile yeterli seviyede değil. Tüpraş'taki yetkililere sorarsanız tesiste her türlü yangın önleminin alındığını söylerler. Zaten ülkemizde hangi tesise giderseniz gidin, aldıkları yangın önlemlerinin fevkalade iyi olduğu görüşündedirler. Bazıları için bir yangın dolabı, bazıları içinse su deposu ve pompa fevkalade iyi önlem olarak değerlendirilmektedir. Tüpraş gibi çok riskli bir tesiste kullanılan birkaç pompa, birkaç hidrant ile sistemin iyi olduğu söylenemez. Her türlü olumsuzluğa çözüm olacak tedbirlerin olması gerekir. Tanklara köpüklü söndürme sistemleri yapılmamış. Tankların çoğunda sprinkler sistemi yok ve olanların kapasitesi yeterli değil. Dizel pompa kapasitesi düşük, alternatif su temini riski karşılayacak düzeyde değil. Türk
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=