kusurdur. Derince çevresinde ABD itfaiyesinin değil İstanbul, İzmit ve diğer Türk itfaiyelerinin bulunduğu düşünülmemiştir. Böyle bir kusurun başka bir ülkede olabileceğini sanmıyorum. f) Tankların Havuzlaması Yapılmamış Tüpraş'taki bir eksiklik de tank havuzlamasıdır. Bir tankta yakıt sızıntısı oluşmuşsa ve o tankın çevresinde havuzlama varsa _sızıntı bu havuzda toplanır ve diğer tanklara ulaşamaz. Genel olarak tankların kapasitesinin üçte biri kadar bir havuzlama istenir. Eğer ilk yangın çıkan tankta havuzlama olsaydı, alt kısmındaki flanş koptuğu zaman yakıt diğer tankların altına gitmezdi ve kontrollü olarak söndürülebilirdi. g) Söndürme Yapılmamış Kuleleri Böylesine yangın riski fazla olan yerlerde yüksek kuleler yapılarak buraya konulan monitörlerle yangına müdahale imkanı sağlanması gerekirdi. Kulelere konulan monitörlerin itfaiyecilerin müdahalesine gerek olmadan yönüve açısı sabitleştirilerek tankların soğutulması sağlandığı gibi, uzaktan kumandalı olanlar da mevcuttur. 3-SÖNDÜRME SIRASINDAKİ EKSİKLİKLER VE HATALAR Söndürme sırasında uygu-lanan yöntem, bana göre doğru. Ama uygulama şekli eksik ve hatalı. Olayın başlangıcında "biz söndürürüz, yakıt yanar ve söner" düşüncesinde olunması, meydana gelen depremin etkileri de gözönüne alınarak hemen yardım istenmemesini bir kusur olarak görınekteyim. Çalışanların bir çoğunun yakınlarını kaybetmesi, söndürme çalışmalarını yavaşlatmıştır. Tüm olumsuzluklara rağmen yangın tam söndürülürken, tankın altında bulunan flanşın çatlamasıyla yakıt yayılmış ve yangın yeniden büyümüştür. Bunun nedeni flanşta, dolayısıyla tankta yeterli soğutma yapılamamasıdır. Elektrik kesilmesi ve su yokluğuna rağmen, Devlet Hava Meydanları İtfaiyesi ve İstanbul İtfaiyelerinden yardım geç istenmiş ve yangının üçüncü günü gelmişlerdir. Su temini için Almanların dördüncü gün uçakla getireceği 400 metrelik borular beklenmiştir. Bence 400 metre denize boru bağlantısının daha olayın ilk günü yapılması gerekirdi. Türkiye'de 400 metrelik boru yok mu? Getirilen borulardan Türkiye'deki orta ölçekli şirketlerde bile çok miktarda var ve bu kadar bir boruyu denize çekerek seyyar pompalarla yangına su temin etmek sadece 4-5 saatlik bir zaman alır. Yangın yerinde organizasyon çok önemli bir konu. Hem çevre illerden hem de yabancı ülkelerden Tüpraş'a gelen ekiplerin ortaklaşa nasıl çalışacağı, kimin ne yapacağı planlanmamıştı. Düzen yok, su yok, emir komuta zinciri yoktu. Çalışmalarda kaç ekibin bulunduğunu ve hangi ekibin nerede konuşlandırıldığı belli değildi. Böyle büyük yangınlarda organizasyonu idare eden kişiye olan güven çok önemlidir. Nitekim bazı itfaiyeler, verilen talimatları değil kendilerinin uygun gördüğü müdahale planlarını uyguladıklarını söylemişlerdir. Bana göre bilgi eksikliği müdahalede değil, ama önlem konusunda var. En büyük eksiklik, yangının boyutlarının tahmin edilemeyerek gerekli yatırımın yapılmamasıdır. Belki de; "şimdiye kadar bir facia olmadı, yine o.Imaz" mantığı etkili olmuştur. Yangın ve Güvenlik m Sayı 46 Eylül - Ekim '99 Ülkemizde her yerde yangın önlemi için gereken yatırımlar ölü yatırım olarak görülür. Tüpraş'tan başlayan ve Dilovası'na kadar uzanan bölgede daha pek çok "riskli tesis" var. Örneğin Yarımca Tesisleri, Dilovası Tesisleri ve Haramidere Tesisleri gibi. Buralarda yanıcıparlayıcı maddeler var. Büyük bir olayı kontrol altına alacak, değişik olumsuzlukları giderebilecek sisteme sahip tesisler çok az. Yeni tesislerin bazılarında yeni teknolojilere uygun önlemler alınıyor ama eski tesislerde durum iyi değil. Bu kadar çok sanayi tesisinin birbirine ve yerleşim bölgelerine çok yakın yapılmış olması çok büyük bir yanlıştır. Burası, tehlike riski çok fazla bir bölge çünkü; herşeyden önce yoğun sanayi tesisleri kurulu kalabalık bir bölge,ve aynı zamanda askeri açıdan da önemli bir körfez. Bu riskli tesislerin şu anda toptan kaldırılması ekonomik açıdan mümkün değil. Mantıklı çözüm; riskleri azaltacak şekilde 'tesislerin iyileştirilmesidir'. Tankların sayısı azal-tılabilir ve koruyucu önlemler arttırılabilir. Bana göre; bu tür ulusal facialara yol açabilecek tesislerdeki yangınların behemehal kontrol altına alınabilmesi için, bir merkezden koordineli olarak, emir komuta zincirinde kopukluklara meydan vermeden, bilinçli ve eksiksiz bilgiyle çalışma yapılması gerekir. Türkiye genelinde yangın güvenliğini denetleyecek bir müdürlük müessesesi bile yok. Yangın belediyelere ve tesislere bırakılmış. Doğrudan sorumluluğu ve yetkiyi üzerine alacak bir kurum oluşturulmamış. Sadece tehlikeli maddelerle ilgili bir yönetmelik var. Standartlar ve yönetmelikler tam olarak geliştirilmemiş. Bazı yönetmelikler çıkarılmış olmasına rağmen, uygulayan müessese sayısı fazla değildir. Tüpraş yangınının hepimize ders olması dileğiyle. 0)
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=