"Sektör Toplantıları" Abdurahman KILIÇ: Zaten ülkemizde bu yuvarlak hortumların ve itfaiye bağlantısının kullanılması artık zorunlu. Sistemleri birbirinin alternatifi olarak değil belki ama tamamlayıcısı olarak görebiliriz. Biz genelde bir yangın olduğu zaman ilk başta tüple müdahaleyi esas alırız. Eğer odada fazla duman varsa ve yaklaşamazsanız daha uzaktan yangın dolabı ile müdahale ederiz. Yangın dolabı etkili olmamışsa o zaman sprinklerler patlama noktasına gelmiş demektir. Herhangi bir şekilde sprinklerin çalışmadığı veya etkili olmadığı durumlarda ise itfaiyenin -ki biz buna söndürme ekibi diyoruz-gelmesi ve itfaiye bağlantısıyla müdahale etmesini bekleriz. İtfaiye bağlantı ağzında veya su rezervinde herhangi bir aksilik olursa, pompalar çalışmazsa, deprem nedeniyle zarar görmüşse o zaman itfaiye kendi araçları ile oraya su basma imkanını sağlıyor. İtfaiyenin çok fazla hortum taşımaması için geldiği binada yassı hortumların bulunması ve istediği kattan hortumları bağlayarak müdahale etmesi tercih edilir. Bunların hepsi aşağı yukarı birbirini tamamlayıcı faktörler. Faktörlerden birisi yeterli olmadığı zaman diğerini destekleyecek bir sistem olmalı. Pratikte karşılaştığımız problemlerden bir tanesi; sadece sprinkler sistemi yapıp, onu diğer alternatif sistemlerle desteklemediğiniz zaman, patlayan sprinkler sistemlerinden akan suları durdurup içeriye girme ve müdahale noktasını bulma sorunudur. Bu birçok endüstriyel tesislerde rastlanan bir problem. Böyle bir durumda sprinkler sistemini kapatıp normal hortumlardan ya köpük sıkacaksınız ya da başka bir söndürücü sistem ile müdahale edeceksiniz. Sprinkler sistemini kapattıktan sonrayangın dolaplarından yararlanmak ve itfaiye bağlantısından yararlanabilmek gerekir. Bazı kısımlarda, özellikle endüstriyel tesislerde bu çok önemli. Amerikalıların çizdiği bazı projelerde ben bunu gördüm. Yangın dolabı ile sprinkler sistemini kat bazında aynı kesme vanasına bağlıyor. Kesme vanası kapatıldığı zaman hem yangın dolabı, hem de sprinkler devre dışı kalıyor. Bunun gibi birçok konuda hem ülkenin şartlarına hem de kullanılan tesisteki ekibin ve riskin durumuna göre sistemi seçmeniz gerekir. Bunu seçtikten sonra uygulamayı, oradaki yanıcı maddenin özelliğine göre, gerek su kapasitesine, gerek sisteme, gerekse kullanılan söndürücü tipine bağlı olarak belirlemek gerekiyor. Bunun böyle yapılabilmesi için aslında standartların bunları detaylı olarak vermesi gerekiyor. Gerçi bütün detayların verilmesi çok zor. NFPA'de bile eksikler görüyorsunuz. Bence önümüzdeki yıllarda, belki 15-20 yıl sonra yangınla ilgili bağımsız kuruluşlar olacak. Bağımsız kuruluşlar risk ve maliyet analizi yapacak, bazı hesaplamalar ve programlardan sonra yerin özelliğine göre uygun sistemi belirleyecek. Uygun sistem belirlendikten sonra uygulama süreci yerel yönetimler tarafından kontrol edilecek. Daha sonra da uygulayıcılar tarafından kullanıma geçirilecek ve sistem yapılacaktır. Bunun için daha belli bir süre gerektiğine inanıyorum. Şunu da söylemek istiyorum: Türkiye'deki birçok yüksek binada, çok tanınmış projeci grupların farklı çözümler getirdiğini, bunların hepsinin de uygulanabilir olmasına rağmen her projenin iyi ve kötü taraflarının olduğunu yani mükemmel projeye hiç bir zaman rastlamanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Tamamiyle her bina için özel çözümlerin üretilmesi gereklidir. Bunun olabilmesi için uzman grupların artması, satıcıların proje çizmemesi çözümü getirebilir. Asıl projenin -avam projeyi kastediyorum- muhakkak proje Yangın ve Güvenlik m Sayı 48 Ocak - Şubat 2000 grupları tarafından hazırlanması gerektiğine inanıyorum. Projeyi satıcıların hazırladığı müddetçe, Türkiye'de bu sektörün gelişmesi çok zor. İsmail TURANLI: Müsaade ederseniz projelendirme ile ilgili maliyetlerden bahsetmek istiyorum. Projelendirme safhasında, sistem tasarımı ile ilgili çoğunlukla boşa giden paranın "borulama" için olduğunu düşünüyorum. Bizim 20 bin metrekarenin üstündeki yapıları baz alarak yaptığımız istatistiklerde, -borulama hariç-sistem maliyetini ortaya döktüğümüz zaman, sprinkler başlığı, alarm vanası, pompası, yangın dolabı vb unsurların maliyetlerinin bir birim, borulama maliyetinin en az üç birim noktasında olduğunu gördük. Projelendirme safhasında çok görmeye alışık olmadığımız şey, boru çaplarının hidrolik olarak denetlenmesi ve boru çaplarının doğru şekilde belirlenmesidir. Literatür, bu boru çaplarının belirlenmesinde ön değer olarak bazı kavramlar vermiş ama hemen altına eklemiş; "bu ön değerleri sadece ön hesaplarda, keşif hesaplarında, bütçe hesaplarında kullanabilirsiniz". Bunları hidrolik olarak değerlendirmeniz lazım. Üzülerek söylüyorum ki projede, şartlar bizi hidrolik hesap yapmaya yönelttiği zaman, borulama ile ilgili maliyetlerin büyük oranda düşebildiğini görmekteyiz. Satıcıların proje yapmaması konusunda Sayın Kılıç'a katılıyorum. Ama Türkiye'deki satıcıların pozisyonu temsil ettikleri üretici firmaların pozisyonu ile eşdeğerdedir. Aslında bizim işlevimiz şu olmalı: yenilikleri, yeni kavramları, yeni konseptleri ilgili birimlere aktarmak; kendi cihazlarımızla ilgili proje esas değerlerini tanıtmak, bunları yaygınlaştırmaktır. Fakat sprinkler sistemlerinde eğer belirli literatürler baz alınmışsa ve hesaplar projelerin içinde
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=