Yangın ve Güvenlik Dergisi 49. Sayı (Mart-Nisan 2000)

"Sektör Toplantıları" ve piyasanın gelişimi ile ilgili ve diğer istatistik veriler elde edilemiyor. Dolayısıyla bu konuda firmalara ya da ilgili vakıfya da derneklere ileriye dönük katkıda bulunamıyor, yatırım yapılamıyor. Bu analizlerin mutlaka tarafsız kuruluşlarca yapılması gerekir. Biraz önce Altan Bey'in şikayet etmiş olduğu firma sayısı artışları konusunda ben farklı düşünüyorum. Firma sayısındaki artışlar normal, çünkü; 1 980 yılından sonra sektördeki yetişmiş eleman sayısı da arttı. Kalifiye eleman sektörde uygun iş bulmakta sıkıntı çekince kendi firmasını kurdu. Bu durum aslında tüm sektörlerde var. Her işte olduğu gibi gelecekte de düzgün çalışan, güven sağlayan ve yatırım yapan firmalar ayakta kalacaktır. Prof. Dr. Abdurahman KILIÇ: Bu konularla ilgili Haluk Bey'in de görüşlerini alalım. Haluk YANIK: Teşekkür ederim. Benden önce konuşan tüm arkadaşların söylediklerinin neredeyse tamamına katılıyorum. Ben, konuşulanları farklı bir bakış açısıyla özetleme imkanına sahip oldum herkesi dinledikten sonra. Aşağı yukarı yirmi yıla yakın bir zamandır Türkiye'de yangın ve güvenlik, yangın ihbar sistemleri, yangın algılama sistemleri sektöründe hem bir üretici, hem de uygulamacı olarak, zaman zaman da biraz ewel söylendiği gibi mecburen projeci olarak çalıştım. Bu süreç içinde hem Türkiye'deki gelişmeleri hem dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip etme, yabancı firmalarda çalışan birçok insanla, bunların sahipleri ve yöneticileriyle hem kendi sektörlerini, hem de Türkiye'nin Haluk Yanık durumunu tartışma imkanı buldum. Sonunda benim gördüğüm şey aslında sektörümüzün bugünkü durumunun Türkiye'nin genel durumuyla çok uyum halinde olduğu. Türkiye hızla gelişen ama sanayileşmesini henüz tamamlayamamış bir üçüncü dünya ülkesi. Dolayısıyla sanayileşmenin gerektirdiği birtakım can ve mal koruma konseptlerini tam oluşturamamış durumda. Türkiye'de sigortacılık sektörüne bakılacak olursa bunun çok güzel yansımasını görüyoruz. Zaten Türkiye'de yangın algılama sektörünün, genel olarak yangın sektörünün bugünkü gelişmemişlik düzeyinde, sigorta sektörünün de çok gelişmemiş olması önemli bir neden bence. Ama herşeyden önce devletin, yurttaşlarının can emniyetlerini ve ülkenin mal güvenliğini sağlama konusunda, yangın gibi çok ciddi birtehlikeyi şimdiye kadar hep göz ardı etmesi temelde bizi bugünlere getirdi. Türkiye'de yalnız yangın için değil, maalesef genel olarak başka alanlarda da ihmalcilik sözkonusudur. Can güvenliği dediğimiz anda, otomatik-man yangın ihbar sistemleri bütün binalarda vazgeçilmez bir unsur olarak tanımlanmalı ve Yangın ve Güvenlik il Sayı 49 Mart - Nisan 2000 uygulanması zorunlu hale getirilmelidir. Baktığımız zaman bütün gelişmiş ülkelerde bunun zorunlu olduğunu görüyoruz. Yangın sektörü pazarlarının gelişiminin nasıl olduğunu incelediğimizde bütün bu ülkelerde, Amerika da dahil olmak üzere zorunluluk getirildikten sonra büyük gelişmelerin olduğunu görüyoruz. İleri ülkelerde de zorunluluk getirilinceye kadar çok fazla hareketlilik olmamış. Devlet zorunluluk getirince, sigorta şirketleri bir takım şeyler istemişler; daha sonra NFPA, UL, FM, LPC, VDE gibi denetim ve standardizasyon organizasyonları oluşturulmuş ve pazarı bugünkü duruma getiren hareketlilik başlamış. Bence Türkiye'de de bu sektörün gelişmesinin en önemli faktörü "zorunluluk" olacaktır. Aslında bu yönde de bazı çalışmalar yapıldı; ama takibini yapma, yani onu yaptırımla destekleme söz konusu olamadı. Şimdi elimizde yeni bir fırsat var; Abdurrahman Bey'in de TÜYAK olarak öncülüğünü yaptığı yeni bir yönetmelik çalışması sürdürülüyor. Bence bu çok önemli bir girişimdir ve buna sektörde çalışan bütün firmalar, yalnız bizim gibi yangın firmaları değil, bütün mimarlar, teknikinsanlarveodalar büyük bir destek vermelidir. Buradan hemen projeye dönelim... Türkiye'de maalesef bugün proje firması kalmamış gibidir. Proje firması olarak ortaya çıkan firmaların büyük çoğunluğu bugün başka işlerle de uğraşmak durumuna gelmişlerdir. Müteahhitlik yapmaktadırlar, taahhüt işi yapmaktadırlar, imalata girmek zorunda kalmışlardır. Bunun bir tek nedeni var: Esas sevdikleri, bilerek başladıkiarı işlerde hayatlarını diledikleri düzeye getire-memeleri. Bugün Türkiye'de

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=