Yangın ve Güvenlik Dergisi 49. Sayı (Mart-Nisan 2000)

"Sektör Toplantıları" Erkan Aydoğan son yıllarda sigorta şirketleri risk yönetim departmanları kurarak riskleri analiz etmeye başladılar. Yani sigortalamadan önce riskin gidilip görülmesi, bütün teknik analizlerin yapılması ve bir bilgi bankasının oluşturulması gündeme geldi. Aksigorta AŞ olarak risk haritaları yapmaya başladık. Mesela sel haritalarımız var; hangi bölgelerde sel riskinin fazla olduğunu, hangi bölgelerin yılda ne kadar yağış aldığını belirleyerek bu bölgelerde nasıl sigortalar yapılabileceğini belirledik. Deprem bölgelerini artık hepimiz biliyoruz. Depremde ne tür yapıların zarar görebileceğinin yine bu bilgi bankasında topladık. Hırsızlık açısından çalışmalar yaptık. Hangi araçların daha kolay çalınabildiğini tesbit edebilirseniz fiyatlarınızı buna göre belir-leyebilirsiniz. Biz elektronik cihaz sigortalarından yangın sigortalarına kadar bütün teklif formatlarımızı, cihazların bakım anlaşması olup olmadığına veya binaların güvenlik durumlarına göre belirlemeye başladık. Çünkü primlerçok ucuzladı; bu sebeple riski minimize etmek gerekiyor. Bu yüzden riski en aza indirecek sistemleri sigortalılarımızdan talep etmeye başladık. Ancak doğal olarak 100 dolar prim alacağınız bir sigortalıdan 1 500 dolarlık bir alarm sistemi talep ederseniz bunu kabul ettirmeniz mümkün olmayacaktır. Bununla beraber büyük endüstriyel tesislerde mümkün olduğunca sigortalılarımızı yönlendirmeye, daha az prim ödeyebilmesi için riski minimize edecek tedbirleri aldırmaya gayret ediyoruz. Erol YILMAZ: 3-3,5 sene önce yaptığımız toplantıda varılan iki sonuç vardı: Sigorta şirketlerinin sizin bahsettiğiniz nedenlerle henüz bizimle bu tür bir ortak çalışmaya şartları gereği hazır olmadığı, bu konunun Sigortacılar Birliği'nce tekrar değerlendirilip zemin ve zaman oluştuğunda tekrar bir görüşme yapılması. Ancak şimdi zaman geliştikçe şartlar da değişiyor. Orhan Bey'in değindiği gibi artık AB gündemde ve bizim Dışişleri Bakanlığı'nda mevzuatı inceleyen bir uyum komisyonumuz var. Bu mevzuatın içinde de işyerlerinin ve mekanların sigortalandırılması, aynen trafik sigortasındaki gibi zorunlu hale getirileceği esastır ki, bu deprem sonucunda zorunlu deprem sigortası gibi gündeme geldi. Biz Yönetim Kurulumuzda da bunları değerlendirdik. Deprem sonrası yangınların her iki sektörle de yakın ilişkisi var. Muhtemelen yangın sigortası da zorunlu deprem sigortası gibi gündeme gelecek. AB üyesi ülkelerde güvenlik zorunlu sigorta kapsamındadır. Bunun uygulaması bir otokontrol sistemi ile gerçekleştiriliyor. Bir işyerinin veya bir konutun oturma veya işletmeye Yangın ve Güvenlik III Sayı 49 Mart - Nisan 2000 Erol Yılmaz açılabilmesi için kesinlikle sigortalanması gerekiyor. Sigortanın yapılabilmesi için de o yerde yangına, güvenliğe karşı önlemlerin alınmış olması gerekiyor. Bizim yolumuz burada sigorta şirketleri ile çakışıyor çünkü malzeme seçiminden, sistem tesisatının nasıl ve hangi ehil firmalar tarafından yapılacağının belirlenmesine kadar herşey belli standartlar dahilinde yürütülüyor. Yurtdışında sigorta şirketleri kabul edecekleri ürünlere onay veriyorlar. Bu onayların verilmesi muhakkak ki uzman kuruluşların desteğine bağlı. Bunlarla birlite bu onaylanmış cihazları tesis edecek firmaların gerekli eğitime ve belgeye haiz olmaya gerekiyor. Bunu verecek kuruluşlar bizim gibi ihtisas sahibi kuruluşlar olacaktır. Dolayısıyla bizim yolumuz burada çakışıyor ve bu iş ortalama iki-üç yıllık bir süre içinde hayata geçecek gibi görünüyor. İki sektör temsilcilerinin dayanışma içinde, ilgili devlet kuruluşlarına müracaat edip mevzuatla ilgili girişimleri yapmaları çok yararlı olacaktır. Bunun yanında biz dernek olarak kendi muadillerimizle, AB'nin çeşitli ülkelerinde konuyla ilgili uygulanan yöntem ve tatbikatları

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=