Yangın ve Güvenlik Dergisi 50. Sayı (Mayıs-Haziran 2000)

"Sektör Toplantıları" Orhan AKSEL: Ben AB'nin tek anahtar olup olınadını sormak istiyorum. Yani biz AB'nin içinde olsaydık patlama bir anda mı olacıktı? Hiçbirşey yapmadığımızı farz edelim. Biz gerekli düzeye 4 yerine 7 yılda ulaşmayı ister miyiz? Bugüne kadar konuşuyoruz, tartışıyoruz; herkes kendi işine bakıyor. O dinamik içinde bir yerlere geliyor her şey. Ama harekete geçilirse, hazırlık süreci çok daha kısalabilir. Erkan AYDOĞAN: Türkiye'de bugün sağlık sektöründe özelleştirmeye gidilse, sigorta şiı-ketleri bu yükü kaldırabilecek altyapıya sahipler. Deprem sigortası zorunlu olsaydı, Marınara Depremi devlete hiçbir yük getirmeyecekti. Sigorta şirketleri onbeşinci gün sigortalılarının depı·em hasarlarını ödemeye başladı; gazetelere ilanlar Hayri Kartopu vererek hasarını almayan sigortalılarını hasarlarını almaya çağırdılar. Tabii ki sigorta şirketleri bütün platformlaı·da ve devlet nezdinde girişimlerde bulunabilir. Hayri KARTOPU: Gündemde yürürlüğe girecek olan yeni bir sigortalama zorunluluğu var. Peki burada Sigortacılar Birliği'nin bir katkısı oldu mu? Erkan AYDOĞAN: Talep üzerine Sigoıta ve Reasürans Şirketleri Birliği görüş bildirdi. Hayri KARTOPU: Çalışına bütün sigorta şiı-ketlerini kucaklayan bir sonuca doğru mu gidiyor yoksa trafik sigortasında olduğu gibi herşey yine devlet nezdinde mi toplanacak? Mustafa KABACA: Ben biraz önce Erkan Bey'in bahsettiği konuya değinmek istiyorum. Hafızam beni yanıltmıyor ise zorunlu deprem sigortası ile ilgili konu ülkemiz gündemine bahsedilen yılda da, bugün olduğu gibi Dünya Bankası'nın zorlamasıyla gelmiştiı·. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sonrasında ülke kaynaklarının önemli bir bölümünün hasarın giderilmesi için bu bölgelere ayrılması gerekliliğinin enflasyon mücadelesini olumsuz etkilemesi nedeniyle, Dünya Bankası açacağı yeni krediler için bu zorunlu sigorta şartını getinniştiı-. Erzincan, Dinar ve Adana depremleri, Batı Karadeniz'deki sel hasarı sonrasında sigorta şirketleri müşterilerine hizmet verirken, politikacıların bu bölgelere giderek devletin bütün ihtiyaçları karşıyacağını söylemeleri, toplumdaki sigorta bilincinin gelişimini olumsuz etkilemiştir. Tabi ki devlet sosyal yapısı gereği bu ve benzeri olaylarda halkının yanında olacaktır. Yangın ve Güvenlik III Sayı 50 Mayıs - Haziran 2000 Ancak bu hizmetler, toplumun diğer kesimlerini çok etkilemeden , hazine yerine deprem sigortası gibi fonlarda toplanacak paralarla yapılmalıdıı·. Bunun ülke ekonomisine ele olumlu katkıları olacaktır. Murat GÜSAR: Ülkemizde kişi başına prim üretimi 19 dolar civarında. Bu 1 000 dolar düzeylerine çıkmalı. Mustafa KABACA: Murat Bey'in belirttiği gibi ülkemizde kişi başına clCışen pı·im üretim miktarı çok dt.işük. Gelişmiş ülkeleı·, seviyesine çıkabilmemiz için mutlak surete kişi başına pirim üretimimizi arttırmalıyız. Ancak prim aıtışının sağ l anabilmesi için mutlaka bazı sorunların çözülmesi gerekir: Eğitim eksikliğimiz, satın alına gücü, hukuk sistemimiz ve standart eksikliğimiz gibi. Murat GÜSAR: Standartla birlikte mutlaka denetleme ele olmalı. Mustafa KABACA: Biz, birey olarak kendimize "ne yapabiliriz" diye soı-ınuyor, sorunların karşımızclakilerce çözümlenmesini ıstıyoruz. Bu nedenledir ki toplumumuzdaki sivil toplum örgütleri yeteri kadar güçlenemiyor veya aktif olamıyor. 90'Iı yılların başından beri ülkemizdeki yapı kalitesinin yükseltilmesi için "yapıda denetim ve sigorta" konulu bir çalışma bulunmakta. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sonrasında bu yeniden gündeme geleli. Bu konuda hazılanan taslakta yuı·t dışında benzer uygulamaların aksine ülkemizde faaliyet gösteren sigorta şirketlerine gerçekten çok büyük sorumluluk yüklenmesi amaçlanmakta. Yurtclışı uygulamalarda,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=