Yangın ve Güvenlik Dergisi 54. Sayı (Ocak-Şubat 2001)

Ageııda Antalya Kaleiçi'nin Yangın Tehlikeleri ve Alınması Gereken ünlemler Danger of fire and precautions in /(a/eiçı; Antalya Kaleiçi, tarihi dokusu ve turistik bir merkez olma özelliğiyle Antalya 'ııııı çok önemli bir bölgesi. Yaklaşan turizm sezonu; pek çok tarihi bina, otel, pansiyon ve eğlence merkezinin buluıuluğu Kaleiçi'nde acil önlemler alııımasmı gerektiriyor. Akdeniz Üniversitesi öğretim üyeleriııdeıı Sayın Saadet Alkış bu yazısında koııuıııııı önemini ve yapılması gerekenleri anlatıyor. 1. GİRİŞ Türkiye ve dünyada zaman zaman görülen ve büyük maddi ve manevi zararlara yol açan yangın, günümüzde yapı tekniği açısından önemli sorunlardan birini teşkil etmektedir. Yapılar çeşitli mekanik, fiziksel ve çeşitl i kimyasal etkiler altında zamanla bozulmaya ve eskimeye u ğrarlar. Bu etkilerden su, buhar geçirimliliği, atmosfer etkileri gibi etkilerin kimileri belli bir süreç içinde kendini göstermesine karşın yangın ve deprem gibi yıkımların yapılar üzerindeki etkileri ani ve kısa sürelidir. Yangınlar can kaybına yönelik olmaları nedeni ile özellikle önemlidir. Yangının felaket olarak nitelendirilmesi, hiç kuşkusuz onun kontrol dışı gelişen yanına olgusu olarak tanımlamaktadır. Yalnız yangın biz insanlar için devamlı bir tehdit ve tehlike unsuru olmasına rağmen toplum nazarında felaket olma görünümü; çok kere, neden olduğu can kayıpları ve/ veya maddi zararlar sonucu ortaya çıkar. İnsanoğlu, yangına karşı savaşımını 4000 yılı aşkın süredirsürdürınektedir. Yangın tarih içinde şehir dokularının değişimine bile neden olmuştur. Ülkemizde, yangın güvenlik önlemlerinin daha 111. Murat zamanında, bundan 400 sene ewel başladığını söyleyebiliriz. Eldeki belgelere göre İstan bul'da 1800'10 yıllarda her sene yanan yapı sayısı ortalama 500 civarındadı r. - • Yrd. Doç. Dr. Saadet ALKIŞ _- Akdeniz Üniversitesi, T.B.M.Y.O. İtfaiyecilik ve Yangın Güvenliği Programı Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilimsel yaklaşımlarla yangına karşı savaşımda korunum çal ışmalarına, ancak 2. Dünya Savaşı sonlarına doğru başlanabilmiştir. Yıllardan beri yangın ve güvenlik konusunda vurdumduymaz davranışımız devam etm iş, her zaman olay meydana geldikten sonra önlemlerin alınacağı belirtilmiş ve her defasında da birkaç gün sonra unutulmuştur. Türkiye'de yılda 100.000 civarında yangın meydana gelmekte ve bu yang ınl a rd a, yüzlerce vatandaş yanarak ölmekte, çok sayıda kişi yaralanmakta, binlerce dönüm orman yok olmakta, geçmişten günümüze köprü görevi yapan tarihi binalar azalmakta, değerli itfaiyecilerimiz hayatını kaybetmekte, aileler evsiz kalmakta ve çalışanlar işinden olmaktadır. 2. YANGIN Maddenin ısı ve oksijenle birl eşmesi sonucu oluşan kimyasal olaya "yanma" denir. Veya yanıcı maddelerin yakıtın/havanın 0 2 ile çevreye ısı ve ışık vererek bi rleştikleri hızlı bir oksidasyon olayıd ır. Oluşan kimyasal olayın gözle görülebilen bölümüne "ateş" denir. Bu ateşin kontrol dışı yanmasına "yangın" denir. Hiçbir yangın (patlama ve parlama dışında) başlangıçta büyük ve şiddetli değildir. Yangına başlangıç anında müdahale edilmezse yangının büyüklüğü ve şiddeti artar. Bir madde ister sıvı, ister katı ister gaz halinde olsun, bazı istisnai maddeler dışında, bu maddelerin yeterli ısı karşısında çıkardıkları sıvıların buharları yanar. Bir sıvı yanıcı maddenin yeterli ısıyı alıp gazlarını vermeye başladığı noktaya "parlama noktası" katı yanıcılarınkine "tutuşma noktası" denir. Bu buharların yanması için, yeterli oksijen karışımının da olması şarttır. Yangını tehlikeli kılan ve mücadelenin mümkün olduğu kadar kısa bir süre için yapılması gerekliliği: yangın yüküne bağlı olarak nokta bazındaki yangın ortalama 4 ----------------Yangın ve Güvenlik am Sayı 54 Ocak - Şubat 2001 ---------------- macenta

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=