DE M • Ölen kişi, çocuğun dünyasının/yaşamının temelini oluşturduğu ve ihtiyacı olan güven duygusu için çok gerekli bir konumda olduğu için çocuğun öfke duyguları içinde olması çok normaldir. Bu öfke onun itiş-kakışmalı oyunlarında, kabuslarında, gerginlik öve sinirlil iği ni ortaya çıkarabilir. • Çocuğun öfkesini, ailenin geride kalan bireylerine yöneltmesi de sıklıkla rastlanan tepkilerdendir. • Annesi ya da babası ölen bir çocuk genellikle, yaşından daha küçük davranışlar sergilemeye başlayabilir, bebeksi tavırlarla, sürekli beslenmek, kucaklanmak, altının bağlanmasını isteyebilir, bebeksi konuşma biçimleri sergileyebilir, parmağını emmeye, gece altını ıslatmaya başlayabilir. Bunların çok doğal ama geçici tepkiler olduğunu unutmayın. • Küçük çocuklar çevrelerinde olup bitenlere kendilerinin sebep olduğuna inanırlar. Bu yüzden kardeşini n, anne ya da babanın, yakınlarının ölümünü, geçmişte bir zamanlar onlara kızdığında, o kişinin ölümünü dilemiş oluşuna bağlamış olabilir; bu dilegin "gerçekleştiğini" düşünerek suçluluk duyguları yaşayabilir. Yukarıda söz edilen bu tepkilerin hepsinin, ölüm olayı karşısında çocuğun gösterebileceğini "normal" tepkiler olduğu unutulmamalıd ır. Bu tür yas sürecinde zaman önemli bir faktördür. Uzmanlara göre çocuğun yaşantısındaki önemli bir kişinin kaybından altı ay sonra artık çocuğun normal günlük aktivitelerine dönmesi beklenir. Eğer bu altı aylık süre son uda söz konusu tepkiler devam ediyorsa ve aşağıdaki türden bilertiler varsa, çocukla ilgilenen kişi lerin bir dış yardıma başvurmalarında (öğretmen, çocuk doktoru ya da bir ruh sağlığı uzmanı) yarar olacaktı r. * Çocuğun gündelik olaylar ve faaliyetlere ilgisinin kaybolduğu uzun süre (altı ayı aşkın) bir depresyon dönemi, * Altı aydan daha uzun bir süre, "bebeksi" davran ışlarını sürdürmesi, * Ölen kişiyi gereğinden fazla taklit ettiği davranışlarını içine girmesi; onunla beraber olma isteğine ilişkin tekrarlayıcı sözleri, * Arkadaşlarından uzaklaşması * Okul başarısından çok önemli bir gerileme ve okula gitmeyi reddetmesi. Sevilen birinin ölümü sonucunda geride kalanlar için en zor işlerden biri, bu konuyu çocuğa söylemektedir. Aile üyeleri kendi kayıplarına bağlı yası yaşıyorlarken bu sorun daha da katmerlenmektedir. Ölümle baş etmek pekçok yetişkin için çözülmesi zor bir sorun olduğundan, onlar çocuklarında bu konuyla baş edemeyeceğine inanırla r. Ölümle ilgili konuşmalardan, törenlerden çocuğu uzak tutmaya çalışarak, onu koruyacaklarına inanırlar. Böyle olunca da çocuklar kaçınılmaz olarak endişe yaşar, şaşkınlık içine girer ve kendilerini çok yalnız hissederler. Çevrelerindeki insanlardan en çok destek ve güvence istedikleri bir zamanda, zihinlerini kurcalayan pek çok soruyla karşı karşıya kalırlar. Bu soruların bazıları arasında: "Bana şimdi kim bakacak; Babam, annem, kardeşim, dedem, vb. neden öldü; nezaman gelecek?" gibi sorular bulunmaktadır. Çocukların bu sorularına olabildiğince dürüst bir şeki lde, basit ama çocuğun anlayacağı cümlelerle cevaplar vermek gerekmektedir. Gündelik alışkanlıkları olabildiğince sürdürün. Kendisini sevenlerin ona bakacaklarına inanabilmasi için şefkat ve ilginizi sık sık çok açık bir biçimde gösterin. Sorunlarını yanıtlamış bile olsanız, eğer tekrarlıyorsa, sabırlı davranarak tekrar tekrar yanıtlamanız, sevginizi somut bir biçimde ortaya koyacaktır. Çocuğun sorularına vereceğiniz cevaplar, onun sorusunun kendine değil sorusu nun satır aralarında sezilen ama ifade edemedeği ihtiyaçlarına da yanıt almalıdır. Örneğin "Babam ne zaman geri gelecek?" sorusunun altında, "Ben ne kadar güvencedeyim?" korkusu olabileceğinden, yanıtınız şöyle olabilir: "Yavrum, baban maalesef bu depremde yaralanarak öldü. Bunda ne senin ne de başka kimsenin suçu var. Yaraları çok ağırdı o yüzden kurtarılamadı. Ölen kişiler artık geri gelmez. Biz onu artık göremeyeceğiz ama hep seveceğiz. Hep düşü neceğiz. Ama merak etme hayatımızı eskisi gibi sürdürebileceğiz. Sen okuluna gidebileceksin. Arkadaşlarınla oyun oynamayı sürdürebileceksin. Ben de hep yanında olacağım ve seni koruyacağım." Çocuk böyle bir durumda yapılması gereken uygun davranışların da ne olduğunu bilemeyebilir. Sorularını sorması, duygularını ifade etmesi için onu cesaretlendirin. Kendi başınızdan geçmiş ölüm olaylarında aklınızdan ne tür sorular geçmiş olduğunu; ailedeki bu kayıpla ilgili olarak kendinizin yaşadığınız duyguları paylaşın. Ama asla "metin olmalısın, üzülme vb. gibi" sözlerle, neler hissetmesi, neler hissetmemesi gerektiğini söylemeyin. Size yönelik sevgi duygu larını ifade etmesine izin verin. Ölüm olayının çocuğun o kişiye yönelik henhangi bir kızgınlığıyla ya da öfkesiyle ilişkili olmadığını özellikle vurgulayın . Ölen kişinin ölümünden sonra yapılacak törenlere şu ya da bu şekilde çocuğun da katılmasını sağlayın. Cenaze töreninin ne olduğu ve neden yapıldığını ona açıklayın ve nasıl katılacağına kendisinin karar vermesi için onu özgür bırakın. Korku içinde olan bir çocuğu cenaze törenine gitmesi için zorlamak doğru değildir. Onun yerine, dua etmesi, bir süre sonra ziyaret etmek amacıyla mezarlığa götürülmesi uygun olacaktır. Çocuklar bir kez ölümü kabullendiklerinde, yaşadıkları kederi uzun bir süre içinde zaman zaman ve bazen de hiç beklenmedikleri anlarda ifade edeceklerdir. Geride kalan akrabaların çocukla birlikte olabildiğince fazla zaman geçirmelerinde ve duygularını açıkça göstermesin i kolaylaştırmalarında yarar vardır. Bunun için duygularını özgürce ifade etmesinde hiç bir sakınca olmadığının söylenmesi iyi olacaktır. Çocukların ölümü an lamaları ve ölümle baş edebilmeleri için, onunla etkileşimlerinizde davranışlarınızın şu temel dört özelliği taşıyor almasına özel gösterin: Sevecenlik, kabul edicilik, dürüstlük, tutarlılık. ----------------Yangın ve Güvenlik lll3 Sayı 54 Ocak - Şubat 2001 ----------------
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=