1. Giriş İstanbul'da yaşayan ve Adalar'a gitmeyenlerin sayısı çok azdır. Adalar, kalabalık ve gürültülü şehir ortamından uzaklaşmak isteyenler için bulunmaz mekanlar arasındadır. Otomobil kullanımına izin verilmeyen Adalarda, fayton gezintisinin ayrı bir güzelliği vardır. Faytoncuların, nal seslerinin asfaltta çıkardığı soloyu dinleten bir tutkudur bir sevdadır Adalar. Denizin yeşille kucaklaştığı lstanbul'un doğaya penceresi olan Adalar içinde Burgazada'nın ayrı bir yeri vardır. Burgazada'yı tanımlarken, adaların en doğalı demek daha doğru olur. Küçük fakat tüm rüzgarlara karşı emniyetli limanından ötürü "emin liman" anlamına gelen Panormos diye adlandırılan bu adaya, daha sonraları Büyük İskender'in generali Antigonos'tan dolayı Antigoni denmiştir. 1453 den sonra Türkler Rumca "kale burcu" anlamına gelen Burgaz adını vermişlerdir. Burgazada, Prens Adaları'nın büyüklük olarak üçüncüsüdür. Ada yuvarlak bir biçimdedir ve eni boyu yaklaşık iki kilometredir. Ada üzerindeki tek tepe çöplüğün de bulunduğu Bayrak Tepesi'dir. Türkiye'nin ilk sanatoryumlarından biri 1928 yılında Burgazada'da kurulmuştur. Burgazada'nın kıyı boyunca uzanan Gezinti Caddesi, İsa Tepesi, Medeni Bey Burnu, Çamoka Cennet Yolu, Barbaros Mevkii, Kalpazankaya, Çamlık ve çiçek bahçeleri bilinen yerleridir. Burgazada'nın Sait Faik'in adası olduğunu, hatta günümüzdeki ününü yazara borçlu olduğunu da söyleyebiliriz. Sanatçı adanın simgesi durumuna gelmiş ada ile adeta özdeşleşmiştir. Öykülerinde, balığından martısına, Rum balıkçısından Laz bakkalına, ayışığında yakamozlanan dalgalarına değin pek çok ayrıntı bulabiliriz. İskelede bir heykeli vardır. Adaya yanaşırken görülebilen ve adanın en büyüktarihi yapısı olan Aya Yani Kilisesi'nin hemen arkasında olan evi müze olarak düzenlenmiştir. Varlıklı bir ailenin tek çocuğu olarak babası tarafından hep ticarete yöneltilmek istenen Sait Faik, bir süre babasının ısrarı üzerine ticaret yapmış, babasının ölümü üzerine, çok sevdiği balıkçıların arasında yaşamak için Burgazada'ya sığınarak yaşamını buradaki köşklerinde geçirmeye başlamıştır. Burgazada, yazarın yazma tutkusunu kamçılamıştır. "Koştum tütüncüye, kalem, kağıtaldım. Oturdum. Canım sıkılırsa küçük değnekleryontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkarttım. Kalemi yonttuktan sonratuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım' diye yazmaktadır. Zaman zaman yürüdüğü Burgaz adasındaki ağaçlardan, kuşlardan, Yangın ve Güvenlik m Sayı 74 Ekim 2003 böceklerden, denizden artık 'Hişştt... hişştt.." sesleri duyulmuyor. Sait Faik'in konuştuğu o ağaçlar yok artık, yarısı yok oldu. 2. Burgazada Yangını Burgazada'nın tepesinde bulunan Bayraklı Mevkii'ndeki çöplük alanı çevresinde 06.10.2003 günü saat 14:30 sıralarında çıkan yangın, rüzgarın etkisiyle çok sayıda noktaya sıçradı. Zaman zaman fırtınaya dönüşen lodosun etkisiyle kontrol altına alınamadı. Saatteki hızı 52 kilometreyi bulan lodos nedeniyle, kısa sürede büyüyen yangın, Burgazada'nın asırlık çamlarını alevler içinde bırakırken yangın evlerin bulunduğu yerleşim birimini tehdit etmeye başladı. Burgazada'da çöplükte başlayan yangına müdahale edecek helikopter bulunamayınca yangın saatlerce devam etti. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü'ndeki söndürme helikopteri, sabah Lapseki'de çıkan yangına gönderilmişti. Gelibolu ve Saroz'da da yangın çıkınca İstanbul'a kaydırılamadı. Marmaris ve İzmir'den yetişen helikopterlerle Kayseri'den gelen söndürme uçağının havadan müdahalesi gecikince yangın büyüdü ve yüzlerce kişi adaya çöken dumandan etkilendi. Yangın 8 saat sonra kontrol altına alınabildi.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=