Yangın ve Güvenlik Dergisi 74. Sayı (Ekim 2003)

köprülerin çok büyük depremlere dayanacak şekilde düzenlendiğini fakat bağlantı viyadüklerinin mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini söylemiştim. Şunu da rahatlıkla söyleyebilirim ki bu güçlendirme çalışmaları büyük bir süratle yapılıyor". Fay tartışması yanlış Bilim adamının öncelikli görevinin toplumu eğitmek ve bazı konularda bilinçlendirmek olduğunu vurguluyor Ahmet Mete lşıkara. lşıkara, yazılı veya görsel basında topluma herhangi bir faydası olmayan fay tartışmalarının gereksizliğine inanıyor. Deprem Dede'nin bu konuyla ilgili diğer görüşleri şöyle: "Bilimsel toplantılarda akademik toplantılarda konuşulabilecek, tartışılabilecek bazı konuların toplum önünde konuşulması doğru bir davranış şekli değil. Örneğin fay tartışmalarının toplumun önünde tartışılmasının topluma hiçbir faydası yoktur. Bizim topluma vermemiz gereken asıl mesaj, sizin derginizin de üstlenmiş olduğu misyon gibi, güvenlik kültürünü yaymak. Mesela Japonya'da 8 büyüklüğünde bir deprem oldu. Sadece bir kişi öldü ve ölüm nedeni trafik kazası. Bilim adamlarımızın toplumun her an hazır olmasını, depremden korunmanın mümkün olduğunu anlatan demeçlervermesi bence çok daha faydalı olacaktır. Biz bunu ne kadar çok yaygın olarak yaparsak ve siz medya olarak bunu ne kadar çok duyurursanız, güvenlik kültürünün yayılmasında topluma çok büyük bir hizmet vermiş oluruz diye düşünüyorum". Röportajımızın bu bölümünde değerli hocamıza politikaya girme kararını soruyoruz. Deprem Dede bu konuda gizli kalmış noktaları dergimize anlatıyor: "Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü olarak yapabileceğim her şeyi yaptım. Ve şunu gördüm ki, Türkiye'de bir şey yapmak istiyorsanız, bu Ankara'dan geçiyor. Bir siyasi irade gerekiyor. Biliyorsunuz sayın Cumhurbaşkanımız rasathanemizi ziyaret etti ve takiben Sayın Kemal Derviş, Sayın Mesut Yılmaz, Sayın Tansu Çiller, Sayın Devlet Bahçeli ve bir devlet bakanımızziyaretettiler. Mesut Bey, bu işin üzerinde çok durdu ve kendisiyle birlikte yola çıkmaya karar verdik. Türkiye'de afet yönetimi çok başlıydı. Bu çok başlılık özellikle deprem öncesi hazırlıkları ve yapılması gerekenleri etkiliyordu. Dolayısıyla bir tek şemsiye altında bulunacak siyasi irade gerekiyordu. Ben bu siyasi irade için yola çıktım, olmadı." Yine olsa yine yaparım lşıkara'ya, Marmara depreminden sonra iki gece insanlara evlerine girmemeleri konusunda yaptığı uyarıları hatırlatıyoruz. Hocamız bu konuda dergimize çarpıcı açıklamalarda bulunuyor: Enkaz<lan arta kalan bazen sadece bir oyuncak oluyor. "Öncelikle şunun bilinmesi gerekiyor; büyük bir depremden öncesini bilim göremiyor, söyleyemiyor ama depremden sonraki süreçleri takip edebiliyoruz. Özellikle 1 7 ağustos Kocaeli-Gölcük depreminde 1 00 km'lik bir faydan büyük bir sistem harekete geçti. Yer kabuğu dengesini kaybetti diyebiliriz. Hareketliliğin durağan hale gelmesi belli bir süreç alır. işte artçı şokların olması budur. Yani kabuğun tekrar durağan hale Yangın ve Güvenlik il Sayı 74 Ekim 2003 Türkiye'de meydana gelen depremler büyük hasarlara yol açtı. gelmesi. Tabii bu durağan hale gelirken kuzeyini, güneyini, doğusunu, batısını etkileyebilir. Ve tabii fay olarak da çok karmaşık bir yapıya sahip olduğumuz için yöremizde başka fayları da tetikleyebilir. Büyük depremlere yol açabilir. 19 ağustos gecesi gördüğüm küçük küçük deprem aktiviteleri vardı, bu küçük küçük deprem aktivitelerinin sayısı gittikçe artmaya başladı. Japonya'da deprem zararının azaltılması ve depremin önceden belirlenmesi konusunda 1981-82 yıllarında aldığım özel eğitimde şu bilgileri edindim; küçük küçük depremlerin sayısı belli bir noktaya kadar artar. Sonra bir sessizlik süresi gelir, onun arkasından büyük deprem gelir. O zaman da öyle oldu, bu noktada bir karar vermem gerekiyordu. Tepe noktasını beklemek durumunda değildim çünkü çok geniş bir kitlenin can sağlığı söz konusuydu. Avrupa Konseyi'nin depremlerin önceden belirlenmesi komitesinin etik kurallarına uydum. Bu kurallar, böyle durumlarda devlete haber vermeyi ve bu açıklamanın devletin öngöreceği bir şekilde yapılmasını tavsiye eder. O komitede 8 sene görev yaptığım için bu hususu yakından biliyorum. Bunun üzerine dönemin Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ı aradım ve durumu anlattım. Evlerde bulunulmaması gerektiğini vurguladım. O da hocam sen şu anda medyanın önündesin sen açıkla biz de valilere talimat veriyoruz dedi. Ve ben açıklamayı yaptım. Aynı sıra dışı deprem etkinliğini görsem yine yaparım. Bir de biliyorsunuz 11 Kasım'daki ikinci büyük artçı şoktan sonra 13 Eylül'deki artçı şokla "Bilimsel toplantılarda akademik toplantılarda konuşulabilecek, tartışılabilecek bazı konuların toplum önünde konuşulması doğru bir davranış şekli değil. Örneğin fay tartışmalarının toplumun önünde tartışılmasının topluma hiçbir faydası yoktur. " ---------- �

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=