Yangın ve Güvenlik Dergisi 99. Sayı (Kasım-Aralık 2006)

IKAPAK KONUSU mışsa 'steward' ve özel güvenlik denilen mekanizmalar tarafından sağlanır. Sahaya açılan kapıların kontrolü ve bilet gişelerinin kontrolü bu kişiler tarafından sağlanır. Buradaki sıkıntı bu kişilerin yeterli bilgiye ve donanıma sahip olmamalarından dolayı yaşanmaktadır. Tribünde kale arkasında bir karmaşa olduğunda ilk olarak normalde özel güvenlik denilen 'steward'lar, stadyuma ait güvenlik çalışanları müdahale eder. Emniyet birimleri, kanuni olarak suç sayılan veya suçla ilgili konu olduğunda devreye girer ve diğer birimler çekilirler. Emniyet, bu aşamaya kadar belirli bekleme noktalarında konumlanmışken suç ortaya çıktığında suçla ilgili ne varsa temizleyip, oradan götürürler. Sonra özel güvenlik devreye girer. İdeal olan durum buyken bizim ülkemizde profesyonelleşmiş tribün görevlileri yok. Bir yandan polis, bir yandan da olaya özel güvenlik insanları karışıyor. Dolayısıyla bir karmaşa söz konusu. Görev tanımları net olmadığı için biz bu karmaşayı yaşıyoruz. Ama kişi sayısı konusunda bir sıkıntımız yok. Sadece bu konuda deneyimli, neyi yapacağını, hangi noktada müdahale edeceğini bilen adam gerekiyor. h Sizce Türkiye'nin stadyumlarında yaşanan en büyük güvenlik sıkıntıları neler? Öncelikle üst aramalarının iyi yapılmamasından dolayı içeriye son derece tehlikeli materyaller giriyor ve kaçak giriş çok fazla. Biletsiz seyircilerin merdivenleri doldurma riski de var. Oysa Avrupa'daki maçlarda herkes kendi koltuğunda oturuyor ve merdivenler boş kalıyor. Bir olay anında herkesin tahliyesinin son derece kolay olduğu bir sistem görüyorsunuz. Sonuçta bilinç düzeyinin arttırılması gerekiyor. Bu sadece beş kişilik bir komitenin yapabileceği bir şey değil. Konuyla ilgili tüm kesimden yöneticilerimiz bu konuya biraz daha fazla sahip çıkmalı. Tabii yaptırımların da uygulanması ve takip edilmesi gerekiyor. h Sonuç olarak stadyum güvenliğinin sağlanmasında kimlere ne gibi sorumluluklar düşüyor? Stadyumlarımızda güvenliğin sağlanmasına yönelik olarak Avrupa'nın birçok ülkesinde yer alan 5149 Sayılı kanunumuz var ve bu kanunun uygulanmasını IYANGIN ve GÜVENLİK SAYI 99 110 devlet şu an için kendi açıs ı ndan iyi bir şekilde yürütüyor. Federasyon olarak düşündüğümüzde, İl Güvenlik Kurulu'nun daha aktif bir şekilde stadyumlardaki risk faktörlerini alt alta yazması ve bu konuda gerekli olan önlemleri kendi adına alması gerekiyor. Her stada yönelik risk faktörlerinin belirlendiği güvenlik kitapçıklarının hazırlanması çok önemli. Bunu kulüplerden isteyebilir, belki sertifikalandırılmasını talep edebiliriz. Her stat kendi risk değerlendirmesini yapmalı ama aynı zamanda bu değerlendirmede çevre değerlendirmesi de yer almalı. "Stada nasıl ulaşım yapılacak, üzerinden uçak geçiyor mu, yağmur yağdığında sel basabilir mi" gibi sorunları da düşünmek zorundayız. Zaman zaman elimize yurt dışında düzenlenen müsabakaların kitapçıkları geliyor, onlar stadın risk değerlendirmesinin haricinde bir de oynanacak maça ilişkin değerlendirme de yapıyor. h Bize biraz da yurtdışındaki uygulamalardan söz eder misiniz? Dünya Kupası öncesinde ve sonrasında Almanya statlarının birçoğunun gezme imkanım oldu. Sadece Almanya değil, Avrupa'da birçok stadyum 'arena' olarak adlandırıl ıyor ve stadyum ismi yavaş yavaş kalkıyor. Birçok faaliyeti ve organizasyonu o mekanda gerçekleştirdiklerinden dolayı 'venue managemeııt' yaklaşımı ülkemizde uygulanmaya başladı. UEFA Kriterleri beş maddeden oluşuyor: Hukuki, mali, idari, stadyum ve sportif. Ben stadyum kriterlerini denetliyorum. Bu kriterler içerisinde tahliye planı , emniyet ve güvenlik stratejisi gibi müsabaka organizasyonuyla ilgili risk faktörlerinin belirlenmesi ve bunlara yönelik de elektrik, mekanik ve sağlıkla ilgili tesislerin denetiminin devamlı sağlanması büyük önem taşıyor. Biz bu konuda belge istediğimizden beri ilerleme kaydedildi. Her tribüne göre boşaltım güzergahları, buluşma noktaları, acil durum araç güzergah planları belirlendi. Oysa bu konu profesyonel olarak ele alınıp, her stadın kendine ait bir risk planının wya yakın ıribiiıı göriiııüınii ortaya çıkıyor. Bu açıdan oluşturdukları profesyonel bir stadyum yönetim mekanizması var. Mekanizmanın başında genel müdür bulunuyor. Bunun dışında kontrol, emniyet ve güvenlikle ilgili birimler ve stadın diğer alanları ile ilgili birimler de var. Emniyet müdürlüğünün, itfaiyenin, özel güvenliğin, sağlığın kendine ait bir kontrol odası var. Acil bir durum esnasında tüm birimler emniyet müdürlüğünün odasında toplanıyorlar. Hepsi aynı kamera sistemini kullanıyorlar ve hepsi aynı olayı kendi açılarından değerlendirerek uygulamalarda bulunuyorlar. Ayrıca her birimin _kendi kural kitapçıkları var ve ne yapmaları gerektiği, hangi saatte gelecekleri, hangi maça göre ne yapacakları belirlenmiş durumda. Sonuçta yurtdışındaki stadyumların, risk faktörlerinin tespitinde daha detaylı ve profesyonel donanıma sahip olduklarını görüyoruz. Türkiye'de ise Federasyon olarak, bu işin içine girmemiz gerektiğini düşündüğümüzden ve stadyum yönetimi gibi profesyoneller karşımızda olmadığından kendimize göre farklı uygulamalar geliştirmek durumundayız. Avrupa'da ise bu iş son derece düzenli ve organize bir şekilde işliyor. Emniyet birimleri orada Türkiye'deki kadar işin içinde değil. Tabii ki emniyeti ilgilendiren durumlar olduğunda tüm hakimiyeti onlar alıyorlar ve kendi kural ve düzenlerine göre müdahale ediyorlar. Ama ilk önce kulübün kendi güvenlik sorumluları ön planda müdahale ediyor. Bizim emniyet müdürlüğümüzün kendi görevleri de yoğun olduğu için hafta sonları bir de maç görevlerinin verilmesiyle sıkıntı yaşıyorlar. Onları da anlıyoruz ama maalesef Türkiye'de böyle bir düzen var. Bir şekilde çözüm bulunacak ama bunun için köklü çözümler gerekiyor. ■

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=