!KAPAK KONUSU ve ilki 1974'te olmak üzere yalnızca iki kez gözlenmiştir. En yüksek görülme sıklığı ise binde 0,35 ile 1990 yılında gözlenmekte, bu değeri binde 0,34 ile 1976 yılı izlemektedir. Genel olarak meslek hasta1 ı kların ı n 1972-1998 yılları arasında dalgalı bir seyir izlediği söylenebilir. Ancak 1998'ten sonra görülme sıklığının giderek azalma eğiliminde olduğu gözlenmektedir. 1998'te bildirilen meslek hastalığı yeni olgu sayısı 1400 iken, bu sayı 2003' te 440'a kadar düşmüştür. Ülkeler arasında değişmekle birlikte, genel olarak, meslek hastalıkları görülme sıklığının binde 4-12 arasında değişmesi beklenmektedir. Bu beklentiye göre, Türkiye'de yalnızca zorunlu sigortalı sayıları üzerinden her yıl en az 22.000 yeni meslek hastal ığı olgusu saptanması gerekir. Ülkemizde meslek hastalığı olgu sayısı çok düşüktür. Olgu sayısında özellikle son beş yılda gözlenen azalma, meslek hastalıklarının tanı konması sürecini yeniden değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Ülkemizdeki mevcut üç meslek hastanesi dışında, yetkin sağlık kuruluşlarının da meslek hastalıkları tanısı koyabilmesine olanak sağlayacak potansiyeli olan 551 O Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu birçok sorunlu yanına rağmen, bu bakımdan bir farklılık yaratabilir. Meslek Hastalıkları Türkiye'de beş ana başlıkta sınıflandırılmaktadır: t Kimyasal maddeler nedeniyle meydana gelen meslek hastalıkları t Mesleki deri hastalıkları t Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıklar_ı t Mesleki bulaşıcı hastalıklar ve t Fiziki etkenlerle olan meslek hastalıkları Dünyada mesleki ve iş ile ilgili hastalıklar arasında ilk sırayı fiziksel etkenlerle oluşan hastalıklar (% 40 ile kas-iskelet sistemi hastalıkları) almaktadır. Türkiye' de birinci sırada mesleki solunum sistemi hastalıkları bulunmaktadır. Ülkemizde 2005 yılında tanı konulan meslek hastalığı sayısı 519'dur ve bunların içinIYANGIN ve GÜVENLiK SAYI 99 58 de 357 olgu ile (% 68,8) mesleki akciğer hastalıkları (Silikoz ve silikotüberküloz) ilk sırada gelmektedir. Dünyaya göre Türkiye'deki bu farklı l ığın temel olarak iki nedeni bulunmaktadır. Birincisi ülkemizde işle ilgili hastalıklar izlenmemektedir. Bu durum özellikle kas/ iskelet sistemi ile ilgili rahatsızlıkların çalışanların sağlığı bağlamında değerlendirilmesinin önünde engel oluşturmaktadır. İkincisi ise, meslek hastalıklarına tanı koyma süreci de çok sancılıdır ve beklenenin çok altında olguya meslek hastalığı tanısı konabilmektedir. Türkiye'de meslek hastalıkları hem tanısının konulması, hem tedavinin düzenlenmesi, hem de rehabilitasyonun sağlanması açısından çok sorunlu bir alandır. Daha da önemlisi, meslek hastalıklarının önlenmesine ilişkin herhangi bir kamusal eylem planımız yoktur. Sanki görünmeyen bir el, uzun yıllar boyunca, meslek hastalıklarının bu ülkede gündeme getirilmesini "çok başarılı" bir biçimde engellemiş gibidir. Her yıl 20 bin ile 40 bin arasında yeni meslek hastalığının ortaya çıkmasının beklendiği bir ülkede; olgu sayısı yılda 500'ün altında bildirildiği halde başta işçi sendikaları olmak üzere neredeyse hiçbir örgüt bu duruma itiraz etmemekte, sorunu gündeme taşımamakta ve çözüm üretilmesine katkıda bulunmamaktadır. İşle ilgili hastalıklar ise neredeyse hiç gündeme getirilmemekte, yokmuş gibi davranılarak; çalışanların sağlığını etkileyen koşullara ilişkin önlemlerin alınması konusunda hiçbir eylem planı uygulamaya konulmamaktadır. Türkiye'de meslek hastal ıkları ile ilgili temel sorun meslek hastalıklarının saptanamamasıdır. Meslek hastalıklarının saptanması amacıyla: 1. "Meslek hastalığı" kavramı ile birlikte, daha geniş bir değerlendirmeye olanak sağlamak üzere "İşle ilgili hastalık" kavramı benimsenmeli, yasal olarak yürürlüğe konulmalı, 2. Halen İstanbul, Ankara ve Zonguldak' ta faaliyet gösteren meslek hastalıkları hastaneleri bina, donanım ve insan gücü açısından desteklenmeli, 3. Çalışanların bölgesel dağılımı gözetilerek ivedi olarak yeni meslek hasta1 ıkları hastaneleri açılmalı; açılamayan yerlerde mevcut hastanelerin insan gücü, laboratuar ve diğer özellikleri açısından yeterli bölümlerine meslek hastalığı tanısı koymaya yönelik bir altyapı oluşturulmalı, 4. Kamu hastanelerinde meslek hastalığı kuşkusu duyulan her hastayı değerlendirmek üzere "Meslek Hastalıkları Değerlendirme Kurulu" kurulmalı , 5. İşyeri hekimlerinin meslek hastalığı ön tanısı ile sevk ettiği her olgunun meslek hastal ı kları hastanesinde değerlendirilmesi sağlanmalı, 6. Meslek hastalıkları uzmanlığı teşvik edilmeli ve 7. Başta işyeri hekimleri olmak üzere, tüm hekimlere yönelik olarak meslek hastalıkları ile ilgili mezuniyet sonrası sQrekli tıp eğitimi etkinlikleri düzenlenmelidir. Kaynaklar 1. Pala, K., "Türkiye'de İşçi Sağlığında Durum", Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, 3:3-JJ, 2000. 2. Pala,K. "Meslek Hastalıkları Bildirimleri Nereye Gidiyor?", IX Ulusal Halk Sağlığı Kongresi, Kongre Kitabı s.196, 3-6 Kasım 2004, Ankara. 3. Pala, K., "İSG Politikası ve Güvenlik Kültürü", İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, 25 (5):18-22, 2005. 4. SSK İstatistik Yıllığı 2005. ■
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=