Yangın ve Güvenlik Dergisi 99. Sayı (Kasım-Aralık 2006)

1 KAPAK KONUSU -YO~UM • Türkiye'de Meslek Hastalıklarına ilişkin Bir Değerlendirme ... 1 Bu çalcymada Tüddye'de ;şç; ,aği,ğ, ve me,lek ha,ta/,ıdanmn duromu ele a/mmaktad" Dr. Ercan Dumaıı İstanbul İşçi Sağlığı Enstitüsü Giriş Toplumların çalışan kesimi; gerek sayısal hacminin büyüklüğü ve gerekse üretim ilişkileri içindeki rolü itibariyle, büyük öneme sahiptir. Dünyanın birçok bölgesinde ve bu arada ülkemizde, milyonlarca insan, değişik sektörlerde, farklı çalışma koşullarında, farklı ortamlarda çalışarak. yaşamlarını sürdürüyor. öncelikle çalışanların ve onların temsilcilerinin bilinç ve kültür düzeyi, hukuksal yapı , denetim -yaptırım, alışkanlıklar, geler.ıekler, vb. faktörlere; sürekli gelişen ve belirli bir dinamik içinde transfer edilen farklı teknoloji ilişkilerini eklediğimizde, işçi sağlığı adı altında, çok ciddi, karmaşık ve devasa bir halk sağlığı konusu ile karşı karşıya kalırız. Kavramlar - Veriler Meslek Hastalığı tanımını, ilgili mevzuatta da (506 sayılı SSK Yasası) yer aldığı şekilde, "sigortalının, yaptığı işin niteliği- . ne göre tekrarlanan bir nedenle veya işin yürütüm koşulları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir" olarak yapabiliriz. Ülkemizde, meslek hastalıkları halen, kendi içinde de alt başl ıkları olan beş ana başlık altında ele alınmaktadır. Bunlar: t Kimyasal etkenlerle oluşan meslek hasta! ı ki arı t Mesleki solunum sistemi hastalıkları t Mesleki bulaşıcı hastalıklar t Mesleki deri hastalıkları t Fiziksel etkenlerle oluşan meslek hastal ıkları IYANGIN ve GÜVENLİK SAYI 99 70 Yukarıda yapılan tanımdan da anlaşılabileceği gibi, ülkemizde meslek hastalığı kavramı yalnızca sigortalı çalışanlar için geçerlidir. Zorunlu sigortalılık kapsamında çalışanların sayısı yaklaşık yedi milyon civarındad ır. Meslek hastalığ ı denildiğinde ele alınmayan ve aralarında 657 sayılı Devlet Memurları Yasası kapsamında çalışanlar, sözleşmeli çalışanlar, tarım işçileri, sürekli bir iş sahibi olamayanlar ve işsizler, evlerde çalışanlar, vb.'nin olduğu büyük bir kitle var..Ancak konunun can alıcı noktası, ülkemizdeki kayıt dışı istihdam oranının artık% 50'nin de üzerine çıktığı gerçeğidir. Bu durumu; kayıt dışı istihdamın olduğu işyerlerindeki sağlık riskleri , alınması gereken önlemlerdeki ciddi yetersizlik ve olası diğer olumsuzluklarla birlikte ele aldığımızda, bütünsel anlamda, kabul e·dilemez boyutta bir sağlık - insanlık sorunuyla karşı karşıya kalırız. Ulusal tıp hukukumuzda meslek hastalığı uzmanlığı kavramı yoktur. Tıp fakültelerinden mezun olan hekimlerin çoğu meslek hastalığı sözünü duymadan diplomasını almaktadır. Ülkemizde meslek hastalığı tanısı yalnızca Meslek Hastalıkları Hastaneleri'nde konmaktadır. Tamamen kaderlerine terkedilm iş, kadro, finansman ve donanım açısından gerekli destekten yoksun bırakı lan bu hastanelerde bir avuç idealist çalışan, elden geldiğince çaba göstermektedir. ilgisizliğin bu boyutta devam etmesi halinde, yakın gelecekte çalışmaların tamamen durması da ne yazık ki mümkün olabilecektir. Milyonlarca çalışanın bulunduğu ülkemizde, son 4 yılda tanısı konmuş meslek hastalığı sayısı yıllık ortalama 500 civarında olup, bu veri, ne ülke içinde ne de uluslararası alanda ciddiye al ınmaktadır. Oysa tahmin edilen yı llık meslek hastalığ ı sayısı 30.000 civarındadır. İşçi Sağlığı konusunda en yaygın çalışma alanı işyeri hekimliğidir. Bu alanın ülkemizdeki en deneyimli yapılarından Türk Tabipleri Birl iği (TTB) tarafından düzenlenen 9 günlük bir eğitim sonrası, sertifika alarak işyeri hekimliği yapılabiliyor. Bu eğitim bugünlerde daha kapsamlı bir şekilde revize edilmektedir. Bu şekilde sertifika alan hekim sayısı -1988 yılından bugüne - yaklaşık 32.000 ve bu sertifika ile bugün işyeri hekimliği yapanların sayısı da yaklaşık 13.000 civarındadır. İşçi Sağlığı'nın korunması, iş kazaları ve meslek hastalı kları yla mücadelede hukuksal yapı da hayli ilginçtir. Ülkenin çal ışanlarının gerçek ihtiyaçları ve ihtiyaçların talebe dönüşmesini sağlayabilecek iç dinamiğin, konuya ilişkin bilimsel bilgiyle birleştirilmesiyle oluşturulması gereken mevzuat, bir yanıyla tamamen uluslararası ilişkilerin yarattığı dış dinamiğin etkisiyle oluşturulmuş durumdadır. Bu yeni yapı, her ne kadar önemli kazanımlar sağlayabilecek bir seviyede olsa da; oluşumunun doğası gereği, yer yer gerçekçilikten uzak olmak, birbiriyle çelişik olmak ve içselleştirilmesi , denetlenmesi hayli güç olmak gibi özelliklere de sahiptir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=