!KAPAK KONUSU -YORUM Sendikalaşma ülkemizde hayli zayıf bir noktadadır. Sendikalı işçi sayısının azlığı ve sendikaların işçi sağlığı alanına ilişkin bilgi düzeyindeki yetersizliği ve kültürü birbirini olumsuz bir şekilde etkilemekte, sorunun derinliğini artırmaktadır. Değerlendirme İşyeri Hekimliği'nin formasyonu ihtiyaçlara uygun olarak tanımlanmalı ve bu formasyonu sağlayacak eğitimi veren - verebilecek kurumların sertifika sonrası sürekli eğitim ve aktif denetim çalışmalarını yapmaları gerekmektedir. Meslek Hastalıkları konusuna yapılacak sağlıklı bir yaklaşım, yukarıda bazı örnekleri verilen bilimsel ve sosyal faktörlerin bütünsel olarak ele alınmasıyla olanaklı olabilir. Bahsedilen faktörlere ilişkin aynı sırayla bir değerlendirme yaparak konuyu derinleştirmeye ve bu vesileyle, gelişmeye ve çözüme dair kimi ip uçlarını yakalamaya çalışalım . Meslek Hastalığı'nın tanımını yapmış ve mevzuatımız gereği bunun sadece sigortalı çalışanlar için geçerli olduğunu belirtmiştik. Herhangi bir çalışan, hangi işi yaparsa yapsın olası bir sağlık riskiyle karşı karşıyadır. Dolayısıyla, öncelikle yapılması gereken işlerden biri; hangi yasal pozisyona bağlı olarak çalışırsa çalışsın ve sigorta ile ili şkileri ne olursa olsun, tüm çalışanlar için işçi sağlığı korumasının gerçekleştirilmesi ve meslek hastalığı kategorisinin her çalışan için geçerli olabileceği bir hukukun oluşturulmasıdır. Kayıt dışı istihdamın, hele de ülkemizdeki boyutuyla zararı sadece çal ışma alanına ilişkin verilerin sağlıklı bir şekilde oluşturulamaması ve önemli ölçüde kamusal yararın elde edilememesi ile sınırlı değil. Kayıt dışı çalışmanın olduğu yerlerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin en alt düzeyde olması nedeniyle, iş kazası ve meslek hastalığı sıklığının en fazla olduğu alan olması nedeniyle de önemlidir. Bu alana ilişkin bilimsel bilginin oluşturulması, yeniden üretilmesi, paylaşılması ve bu çalışmaların istikrarı için işlev görecek çok sayıda kuruluş olmakla birlikte asıl odak üniversiteler olmalıdır. Tıpta Uzmanlık Tüzüğü'nün uygun bir şekilde revize edilmesi ve çok ihtiyaç duyulan meslek hastalıkları uzmanlığı çalışmalarının başlatılması hem üniversitelerin arzu edilen işlevselliğe kavuşmasını sağlayacak, hem de meslek hastalıklarına yaklaşımda üst düzeyde bir nitelik sağlayacaktır. Bu gelişmelere koşut olarak, yeni meslek hastaneleri açmak ve varolanların da işlevlerini yerine getirebilecek istihdam, donanım ve finansman olanaklarına kavuşturulması gerekmektedir. İşyeri hekimliği, yetersiz olsa da en yaygın çalışma alanıdır. Ancak, aktif işyeri hekimlerinin büyük çoğunluğu bu işi yarı zamanlı ve bir ek iş olarak yapmaktadı r. Buna, işçilerin ve işveren lerin talep edebileceği hizmetleri tam olarak değerlendirememesi eklendiğ inde çok önemli bir olanak harcanmaktadır. Şu an varolan durumda işyeri hekimleri, meslek hastalıkları ile mücadelede ve bunların yakalanmasında kritik konumda olmalarına karşın bu verimlilikten oldukça uzaktadır. İşyeri Hekimliği'nin formasyonu ihtiyaçlara uygun olarak tanımlanmalı ve bu formasyonu sağlayacak eğitimi veren - verebilecek kurum ların sertifika sonrası Milyonlarca çalışanın bulunduğu ülkemizde, son 4 yılda tanısı konmuş meslek hastalığı sayısı yıllık ortalama 500 civarında olup, bu veri, ne ülke içinde ne de uluslararası alanda ciddiye al ın maktadır. Oysa tahmin edilen yıllık meslek hastalığı sayısı 30.000 civarındadır. IYANGIN ve GÜVENLiK SAYI 99 72 sürekli eğitim ve aktif denetim çalışmalarını yapmaları gerekmektedir. Ülkemizdeki mevzuat (4857 Sayılı iş Yasası, 81. Madde), 50'nin üzerinde işçi çalıştıran işyerleri için işyeri hekimi istihdamını zorunlu kılıyor. Bir yandan bu alt sınırın değiştirilip tüm çalışanların işyeri hekimleriyle sürekli buluşmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin oluşması için çabalarken, bir yandan da işyeri hekimi bulundurmayan işyerlerinin caydırıcı denetimlerini yapmak gerekir. Buraya kadar değerlendirmeye çalıştığımız faktörler üst yapıya ilişkindir ve güncellik içinde büyük öneme sahiptir. Ancak, gelişimin yönü, gerçekçil iği ve en önemlisi denetimi - istikrarı için temel olan şey, iç dinamik yani alt yapıya ilişkin olandır. Çalışanların ve onların haklarını savunma iddiasını taşıyan sendika ve diğer kuruluşların konuyla ilgili birikimleri ve çalışmaları asıl alanı oluşturmaktadır. Oysa manzara bu açıdan iç açıcı olmaktan oldukça uzaktır. Ülkemizde varolan yaygın işsizliğin, iş güvencesini her şeyin önüne koymasın ı elbette anlayışla karşılamak mümkün. Ancak her şeye rağmen bu anlamda yapı labilecek çok şey var ve çal ışanlar ve sendikalar - bazı istisnalar hariç - basit farkındalıkların da çok uzağında ne yazık ki. .. Sonuç olarak yukarıda sayılan bütün olumsuzlukla rın ibresini olumlu yönde devindirecek olanaklara sahibiz. Bu alanda yetişmiş insan gücü açısından, bir başlangıç için önemli bir yetersizlik yoktur. Konuya bütünsel bakmak, kamusal bir anlayışı öne çıkarıp iyi niyeti beslemek ve alandaki tüm aktörlerle birlikte istikrarlı bir çalışma yürütmek, ihtiyaçlar doğrultusunda ciddi adımların atılmasını sağlayacaktır. ■
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=