E-Dergi Oku 
AYSO

Serhan Kürkçü: 'Mevzuatın Ötesinde Çözümler Sunulmalı'

Serhan Kürkçü: 'Mevzuatın Ötesinde Çözümler Sunulmalı'

25 Şubat 2019 | SÖYLEŞİ
204. Sayı (Ocak-Şubat 2019)
4.856 kez okundu

Yangın baskılama ve önleme alanında faaliyet yürüten Ezgil Güvenlik Teknolojileri’nin Satış Müdürü Serhan Kürkçü ile yangın ve güvenlik sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirdik. Yangının başlangıç aşamasında baskılanması ve riskin durdurulması gerektiğini ifade eden Kürkçü, Türkiye’de binaların yangından korunmasıyla ilgili mevzuatın günümüz koşulları ve imkanlarının gerisinde kaldığını, bu nedenle de mevzuatın ilerisinde önlemler alınması gerektiğini söylüyor.


Öncelikle firmanızdan kısaca bahsedebilir misiniz?

Yaklaşık bir buçuk yıl önce kurulan Ezgil Güvenlik Teknolojileri’nin çok genç bir firma olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte faaliyete geçişimizin öncesinde 4 yıla dayanan, temsil edeceğimiz markaların belirlenmesi ve Ar-Ge çalışmalarımız için yoğun bir emek içeren bir zaman dilimi var... Firma kurucularının bilişim ve teknoloji sektörü kökenli girişimcilerden oluşmasının doğal sonucu olarak, Ezgil Güvenlik Teknolojileri, yangın sektörüne daha çok Ar-Ge alanında yoğunlaşarak adım atmış durumda. Bilindiği üzere otomatik yangın önleme ve baskılama sistemlerinde, söndürmenin gerçekleşebilmesi için algılama düzeneklerinin doğru konfigürasyon ve senaryolar üzerine kurulmuş olması büyük önem taşıyor. Algılama senaryosu doğru kurgulanmadıkça, konumlandırılan söndürücü sistemler, dünyanın en iyi markaları olsalar dahi, ya hiç devreye giremeyecek ya da geç kalınmış bir söndürme operasyonunun etkisiz elemanları durumuna düşeceklerdir. Dolayısıyla yangın algılama konusunda da ciddi boyutta Ar-Ge çalışmaları yapılıyor. Bu felsefe ile başlayan hikayemizin sonucu olarak; Ezil Güvenlik Teknolojileri, yangın sektöründe önemli projelerin hayata geçirilmesi yolunda çalışmalarını yürüten bir firmadır. 

Firma olarak, üstlendiğimiz ve üstlenmediğimiz tüm projeler için, mühendis kadromuz sahada detaylı keşif çalışmaları gerçekleştirmektedir. Keşif çalışmaları sırasında, mahallerin riski altında bulundukları yangın sınıfları ve yangın yükü analizlerini detaylandırıyoruz. Devamında, belirlenen önceliklere uygun algılama senaryosunu kurguluyor ve söndürme sistemini projelendiriyoruz. Az önce de bahsettiğim üzere; olası bir yangına çok hızlı şekilde, doğru söndürme gereçleriyle müdahale edilmesi için bu keşif çalışmaları oldukça önemli bir konumda. Aslında, söndürme bu noktadan başlıyor da diyebiliriz... 

Yaptığımız detaylı saha keşif çalışmalarının, firmamız ile temasa geçmiş kuruluşlar açısından şöyle bir avantajı da bulunuyor; tesisler için iş sağlığı ve güvenliği birimlerinin yapmış olduğu risk analizi, proses emniyeti ve seveso direktiflerine uyum çalışmalarını destekler nitelikte verileri paylaşıyoruz. Bizimle hiç çalışmamış olsalar dahi mahallerin yangın önleme ve baskılama konusundaki doğru kurgularını, onları da bilinçlendirmiş olarak kendilerine teslim etmiş oluyoruz. 

Birçoğumuzun bildiği üzere, ne yazık ki ülkemizde yangın söndürme ve algılama konusundaki ihtiyaç bilinci, mevzuat yeterlilikleriyle sınırlı kalmış durumda. Ancak profesyonel bakış açısı ile, Ezgil Güvenlik Teknolojileri olarak biz tercihimizi, yangın risklerini önemseyen, ciddi İSG ekiplerini bünyesinde barındıran, tesislerinde veya herhangi çalışma ortamlarında yangına karşı önlemler alan ve bu yatırımlarını doğru şekilde bütçeleyebilen kurum ve kuruluşlardan yana kullanıyoruz. Türkiye sanayisinin önde gelen firmaları ile temasta bulunmak noktasında hassasiyet gösteriyoruz. Orta ve uzun vadede, müşteri portföyümüzü çok fazla genişletmek yerine, konuya önem veren kurum ve kuruluşlara yönelmeyi rotamız olarak belirledik. Türkiye’de kendi alanında ilk 100'ler içinde yer alan sanayi alanında ve diğer platformlarda faaliyet gösteren değerli kurum ve kuruluşların yangın baskılama ve önleme konusundaki çözüm ortağı olarak uzun yıllar hizmet veren bir firma olmayı hedefliyoruz. Mevcut teknolojilerin dışında yeni gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve portföyümüzü bu anlamda genişletmeye açık bir yapıdayız.

Firmanızın sektöre sunmuş olduğu ürünlerden bahsedebilir misiniz?
Ürünlerimiz iki farklı teknolojiden oluşuyor. Bunlardan birincisi Aerosol söndürme teknolojisidir. Aerosol teknolojisi genel olarak, kapalı alanlara sahip mahallerde yangının başlarken baskılanmasını sağlayan bir teknolojidir. Bir diğeri ise Nanoteknoloji ismini verdiğimiz ikinci bir teknolojidir. Nanoteknolojik söndürme ekipmanlarımız; açık alanlarda yangından korunması hedeflenen mahalleri, veya depo, hangar ya da uzun kablo galerileri gibi kapalı ancak çok geniş alanlarda yangının baskılanmasını sağlama yeterliliğine sahiptir. Bu iki teknolojiyi birleştirdiğimizde; en küçük elektrik panosundan, orman yangınlarına kadar geniş bir yelpazede yangın risklerini önleme çözümleri üretebiliyoruz. 

Bu iki teknolojinin, bilinen geleneksel otomatik yangın söndürme çözümleri olan, FM-200 ve Novec teknolojilerinin, bir üst yeni jenerasyon teknolojisi olduğunu söyleyebiliriz. Eski teknolojilerin kurulum ve bakım zorluklarını, kullanıcılara ağır gelen hantal yönlerini ve dezavantajlarını ortadan kaldıran yeni teknoloji çözümlerini pazara sunmaktayız. Bu yeni teknolojilerin ilk göze çarpan özelliği, söndürücü ekipmanların basınçlı tüpler olmamasıdır. Bilindiği gibi basınçlı tüpler zaman zaman iş sağlı ve güvenliği açısından risk teşkil edebilen bir yapıdadır. Basınçlı tüplerin bulunduğu korunmuş alanların oluşturulması, söndürücü ajanın yangın mahalline ulaşması için mekanik tesisatın kurulmak zorunda olunması gibi zorluklar da bu yeni teknoloji ile ortadan kalkıyor. Firmamızın pazara sunmuş olduğu her iki teknolojide de, yangın söndürücü ekipmanların içerisinde katı söndürücü ajan bulunuyor ve yangın durumunda kendi gövdesinden salınım yaparak söndürme işlemini gerçekleştiriyor. Aynı zamanda, mekanik tesisatlara ihtiyaç duymadığından, taşınabilir sistemlerdir. Bu durum kullanıcılarımız için avantajlar sağlıyor, çünkü tesisler ve ticari platformlar aslında canlı varlıklardır. Çalışma alanlarında her an fiziki değişiklikler olabilir. Bu tip durumda eğer var ise mekanik tesisatın taşınması imkansıza yakındır, ancak bizim sistemlerimiz zaman içerisinde tesislerin gelişmesine göre alt yapıyı bozmadan ayak uydurabilen bir teknolojidir.


Geleneksel gazlı söndürme sistemlerinin çalışma prensibi ortamdaki oksijeni azaltmaya yöneliktir. Kurulumunda, alt ve üst eşik değerlerin saptanması gerekiyor. Üst eşik değerinin üzerinde bir baskılama yapıldığında zehirlenme riski bulunuyorken, altında kaldığında ise söndürme gerçekleşmeyebiliyor. Bu hassasiyetler, geleneksel söndürme sistemlerinin kullanım zorlukları ve canlılar üzerindeki risklerini oluşturuyor. Sunduğumuz yeni teknolojide yangın esnasında ortama yayılan aerosol veya toz söndürme ajanları insan sağlığına zarar vermeyen oksijene müdahale etmeyen, doğa dostu çözümlerdir. Ortamdaki oksijen oranının %16'nın altına düşmemesi sayesinde, yangın söndürme esnasında ortamda bir kişinin ya da canlının bulunması durumunda, zarar görmeden tahliyeye imkanı sağlarken, yaralı ya da baygın durumdaki kişilerin ortamdan uzaklaşamadığı durumlarda da risk teşkil etmiyor. Son olarak, çözümlerimizin, basınçlı kaplar prensibine dahil bir sistem olmayışı ve içindeki söndürücü ajanın katı halde bulunmasından ötürü, yeniden dolum, tüp revizyonu, mekanik tesisatın basınç testlerinin yapılması gibi ekstra maliyetler bulunmamaktadır. Mevzuatın 4 senede bir kez yapılmasını zorunlu kıldığı bu işlemleri, konuyu ciddiye alan birçok kurum ve kuruluşun, güvenliği artırma adına 2 yılda bir tekrarladığını gözlemledik. Bizim teknolojimizde ise bakım gerekmiyor, bir gaz boşalması durumu söz konusu olmadığından yeniden dolum gerektirmiyor. Dolayısıyla kurulduğu mahalde yangın çıkmadığı taktirde 15 yıla kadar, kullanıcıların üzerinde bulunan gerek büyük iş yükü, gerekse finansal yükler ortadan kalkmış bulunuyor.

Firma olarak hangi alanlarda daha yoğunluklu olarak faaliyetleriniz bulunuyor?
Yangın güvenliği konusu, sektörlere göre çok fazla ayrılan bir konu değil. Tesis içindeki mahallerin sıralaması bizim için önem arz ediyor. Dünya istatistiklerine göre yangınlar %38 gibi büyük oranda elektrik kaynaklı olarak meydana geliyor. Çalışmakta olduğumuz müşterilerimizin de çoğu, ilk aşamada elektriksel alanların korunmasını önemsiyorlar. Bunlar; alçak gerilim, orta gerilim, yüksek gerilim dağıtım odaları, trafo odaları, kesiciler, kompanzasyon panoları, akü şarj alanları, jeneratör daireleri şeklinde özetlenebilir. Tabi ki, bilginin korunmasıyla ilgili mahaller olan, arşiv, IT sistem odaları da buna dahil edilebilir. Bu alanların dışında tesisler içinde yer alan, exproof alanlar, patlama riski olan, yüksek değerli riskler taşıyan bölümlerin, üretim hatlarının ve elbette insan hayatının güvenceye alınması gereken ortamların korunması için de çözümler üretmekteyiz.Yeni teknolojimizin bir başka avantajı da; tüp alanları ve mekanik tesisat gerektirmediğinden, 1/2 m3 ile 50 m3 arası hacme sahip tüm alanlara uygun üreteçlerimiz sayesinde, küçük ve kritik alanların korunması için etkin çözümler sağlayabiliyor olmamız. Çok dar alanlarda bile, basit bir kurgu ile çözümler üretebiliyoruz. 

Firma olarak hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Ezgil Güvenlik Teknolojileri olarak, hali hazırda sunduğumuz ve gün be gün genişleyen yenilikçi çözümlerimiz ile uzun yıllar güvenlik teknolojileri çatısı altında hizmet vermeyi hedefliyoruz. Pazarın her noktasına ayak basmak gibi bir ihtirasa düşmeden, seçkin kullanıcı profilinin uzun soluklu çözüm ortağı olmak aslında temel stratejimiz. Son teknoloji ürünlerimizle, büyük tesisler ve değerli yapıların korunması için uzun önemli projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Şirket ortaklarımızın teknoloji tabanlı geçmişlerinin olması, felsefi olarak bu hedefin gerçekleşmesine büyük olanak sağlıyor. Proje ve teknoloji firması olmamızdan kaynaklı, satıcı kimliğinden çok çözümcü kimliğimiz ile yürümeyi tercih ediyoruz. Şu ana kadar kazandığımız müşterilerimiz de bizi bu konuma uygun gördüler. Orta vadeli hedeflerimizden bir diğeri de, ülkemizde üretmeyi planladığımız ürünlerimizi dünyaya pazarlamak. Geçmişinde ihracat faaliyetleri olan bir ekibiz ve aslında ihracat bizim sevdalı olduğumuz bir konu. İthal ettiğimizden daha fazlasını ihraç etme hassasiyetimizin, ülke ekonomisine destek adına sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. En başında da belirttiğim üzere, genç ve enerjik bir firmayız. Fizibilite aşamasında çalışmalarımız bulunuyor. Umuyoruz ki 2020 başlangıcında sizlere farklı çalışmalardan da bahsediyor olabileceğiz.

Yangın sektörü için görmüş olduğunuz sorunlar nelerdir?
Yangın sektörünün bizi ilgilendiren kısmı teknoloji tarafıdır. Bu teknolojilerin kolaylıkla uygulanabilir olması ve hedeflenen performansın sağlanmasıdır. Sektörde görmüş olduğumuz en büyük sorunlardan biri, geleneksel teknolojilerin gerekli verimi sağlayabilmesi için, kurulum ve sonrasında olmazsa olmaz birçok kriterin dikkate alınmaması olduğunu söyleyebiliriz. Bazen bizim gibi proje firmalarının hatası ve bazen de müşterinin yanlış tutumu neticesinde, yetersiz uygulamalar hayata geçirilebiliyor. Bazen de doğru kurulmuş bir sistem kullanıcının bilinçsiz tutumu sonucu işlevsiz hale gelebiliyor. Bu nedenle otomatik yangın söndürme sistemleri birçok yerde yangına müdahale edemiyor ya da müdahale yetersiz kalıyor. Bana göre en büyük aksaklık burada başlıyor. Yangın söndürme sistemleri konusunda faaliyet yürüten çok sayıda firma ve aynı oranda uygulamayı satın alan kullanıcı firmalar, yangın önleme adına yapılan yatırımı hafife alıyorlar maalesef. Oysaki, yangın hafif bir konu değildir. Can alır, sermayeyi götürür... Biz Ezgil ekibi olarak, sektördeki bu tür talihsiz hikayelerden aldığımız derslerden, daha önce belirttiğim yönde bir vizyon yarattık. Biz, müşterilerimize en doğru çözümü, en dürüst şekilde sunmayı hedefliyoruz. Eksik ve yetersiz çözümlere yönelen ve ne yazık ki günümüzde yetersiz kalan mevzuatları yerine getirmeyi çözüm olarak gören müşteri grubuna hizmet vermiyoruz.

Bildiğiniz üzere, binaların yangından korunmasıyla ilgili mevzuat, günümüz koşulları ve imkanlarının gerisinde kalmış durumda. Bu mevzuata göre inşa edilen yapılara baktığımız zaman, birçok sorunun olduğunu görebiliyoruz. Geçtiğimiz yıl meydana gelen birçok hastane yangını bu konuya örnek gösterilebilir. Bu konuyu geçtiğimiz aylarda Sağlık Bakanlığı’ndan yetkililerle değerlendirdik ve Bakanlık hastaneler üzerinde yangını yeniden tanımlayıp, çözümler üretme konusunda bizim gibi firmalardan görüşler talep etti. Mevzuatın biraz daha detaylandırılması gerekiyor, çok net ve köşeleri belirli bir mevzuat değil, bazı konular net olmayan ifadelerle geçiştiriliyor. Bu durum da tesislere gereken düzeyde yatırım yapılması ise inisiyatife bırakmış oluyor. Kimi işletmelerde yasal zorunluktan kaynaklı İSG önlemleri alınıyor. Bu konunun öneminin farkında olan ve gerekli önlemleri alan firma sayısı, üzülerek söylemeliyim ki az seviyede. Yangından korunma önlemleri ve bu konunun işletmeye maliyetleri, gereklilikler ışığında değil, patronların yatırım öncelikleri doğrultusunda değerlendirilmeye çalışılıyor. Ancak kimi işletmeleri de görüyoruz ki geniş bir ekiple, iyi kurgulanmış sistemlere yatırımlar yapılıyor. Bu firmalar daha ciddi önemler alıyor ve tesisi daha korunaklı ve güvenli bir noktaya getiriyor. Kamu tarafından yapılan denetimlerin de oldukça yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Fikrimizce; mevzuatın yeniden düzenlenmesi, denetimlerin daha sık yapılması ve denetimleri yapan yetkililerin yeterli bilgiye sahip olmaları gerekiyor. 

Kamunun üniversitelerle olan işbirliğinin yeterli seviyede olmadığını görüyoruz. Türkiye’de bu gibi konular hakkında daha çok dernekler ile çalışmalar yürütme alışkanlığı bulunuyor. Oysa, üniversiteler bilim üreten kurumlardır. Üniversitelerin dahil olması, konuya daha teknik bir bakış açısı ve bambaşka bir kimlik kazandırabilir. İzlenen bu yolun Türkiye’de biraz değişmesi gerektiğine inanıyoruz.  Kullanıcılar tarafında diğer bir zafiyet ise satın alma birimlerinde hayat buluyor. Maalesef, Türkiye’de satın alma birimlerinin performans değerlendirmesindeki en etkin kriter, en ucuz ve en uzun vadeli ödeme planlarına dayandırılmış durumda. Aslında satın alma birimleri, kurum ve kuruluşların ihtiyaçlarının optimum çözümlerle tedarik edilmesini sağlamakla sorumludur. Bu yanlış yaklaşımın profesyonel yapılarda bile zaman zaman hayat bulduğunu görebiliyoruz. Bu zihniyetin kırılması gerekiyor. Çözümsüzlüğe yapılan yatırımların ucuz ya da kolay ödenebilir olması başarı sayılmamalıdır. Bu kısımda satın alma birimlerinin gerçek işlevlerini yerine getirmesi ve tesislerin mevzuatın ötesinde çözümlere sahiplendirilmesi gerekmektedir. 

Bizler gibi, yangın güvenliği çözümleri sağlayan firmaların, aynı zamanda birer danışman kimliği taşıdığını unutmamamız gerekiyor. Üretilen veya ithal edilen her ürün, belirli noktalarda söndürme için kullanılabilir, ancak hepsinin kullanım alanları farklılıklar gösterir. Bir ürünü yurtdışından Türkiye’ye getirdiğinizde, "her yangını söndürülebilir" şeklinde bir yaklaşımla, kullanıcıları yanlış yönlendirmiş olabiliyoruz. Her yangın söndürme ajanı, yanan materyalin çeşidine göre farklılıklar gösterir. Her yangının su ile söndürülemeyeceği gibi yine her yangın köpükle ve hatta aerosol sistemler ile söndürülemeyebilir. Ben bu konuda sektör temsilcilerimizin, satış ihtirasını dizginleyip, dürüstlüğü düstur edinmelerini temenni ediyorum. Yangınların sınıflarına göre gereken sistemlerin kurulumları gereklidir. Tek kriter fiyat değildir.

Türkiye’deki mevcut ekonomik durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuya, tabi ki temkinli ancak biraz da gülümseyerek bakıyoruz açıkçası. Yersiz hezeyanlara ve veryansın eden seslere pek aldırmıyoruz diyebiliriz. Gerçek şu ki, Amerika'dan Çin'e kadar, Avrupa ülkeleri de dahil ekonomik sorunların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Doğal olarak biz de ülke olarak bazı zorluklar ile karşı karşıyayız. Ancak bu konu ülkemizde farklı amaçlar ile ve farklı yorumlar ile karmaşık hale getiriliyor. 

Genel olarak yaklaşan yerel seçimlerin ekonomiyi kötü yönde etkilediğini söyleniyor. Oysaki, dünya genelinde yerel seçimler öncesi bir ülkenin ekonomisinde ciddi sorunlar olmaz. Zira, yerel seçimler devlet kademesini değiştirmez, yerel yönetimlerle ilgilidir. Bizler ticaret dünyasının içindeyiz ve ekonomik sorunlardan uzak kalmak istiyorsak yapmamız gereken yalnızca daha çok çalışmak ve daha çok üretmektir. Bu kadarını yapabilmek için de uygun ortamın bulunduğunu düşünüyoruz. Bu da demektir ki, hala işleyen bir ekonomi bulunuyor. Türkiye’de, dünya geneline kıyasla, konuşulduğu kadar kötü bir ortam olduğu kanaatinde değilim. Daha sağlam bir ekonomik yapıya sahip olmak ve kur hareketlerinden etkilenmeden yaşamak istiyorsak, daha çok üretmek zorundayız. Üretip, dünyaya satmanın yollarını bulmalıyız. Bu orta vadede daha sağlam bir ekonomik yapıya sahip olmanın basit gereğidir. Üreten bir ülke olursak ve markalarımız dünyada söz sahibi olursa, dış etmenlerden etkilenmeyen bir yapıya sahip oluruz. Millileşme konusu çök önemli bir adım ve tüm sektörlere yayılması gerekiyor. Ülke olarak tohumdan, sağlık ürünlerine ve sanayi ürünleri gibi tüm alanlarda üretim sağlıyor olmamız gerekiyor. Ne kadar üretim yapabilirseniz o kadar güçlü bir ekonomik yapıya sahip olabilirsiniz. Üreten bir ekonomiye sahip olabilirsek, daha da güçlenebiliriz. 

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Ezgil firmasının iki teknolojisini de “Yangın söndürme sitemleri” olarak adlandırmıyoruz, “Yangın önleme ve baskılama” olarak adlandırıyoruz. Zira, bilindiği üzere, yangın belirli seviyelere ulaştığında, söndürülmekten öte, kontrol altına alınmaya çalışılır. Bu yüzden, projelerimizin temel hedefi, yangının başlangıç aşamasında, ilk saniyelerde baskılanması ve riskin durdurulmasıdır. Ayrıca, Ezgil’in yangın baskılama konusunda, otomatik yangın sistemlerine eşdeğer manuel kullanım için de çözümleri pazardaki yerini aldı. Yangına ilk müdahale aşamasında, otomatik söndürme sistemleri haricinde, personelin anında müdahale edebileceği, Aerosol ve Nanoteknolojik manuel çözümlerimiz bulunuyor. Çalışmış olduğumuz tesislerde ürünlerimiz ilk müdahale ekipmanları olarak kullanılmaya başladı. Bu günlerde AVM’ler tarafında da bu manuel yangın baskılama ürünlerimiz konusunda ilerliyoruz.
 


 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Murat Savcı; 'İzocam olarak, 59 yıldır yalıtım sektörüne liderlik etmenin gururunu yaşamaktayız'

İzocam, Yalıtım dergimizin düzenlediği Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2024'te 'Yılın Ses Yalıtımı Ürünü' ödülünü ve Çatı Cephe dergimiz ...
18 Ekim 2024

'NFPA Yasa Gibi Görüldüğünde Sorunlar Çıkıyor'

Kariyeri boyunca ABD itfaiye teşkilatında birçok görev üslenen ve geçtiğimiz günlerde NADMEX etkinliği kapsamında ülkemizi ziyaret eden Raul Angulo de...
18 Ekim 2024

"Pasif Yangın Koruyucu Bostik Ürünleri, Alev Yayılmasını Önleyerek İnsan Hayatını ve Yapıları Korur"

BOSTİK, Yangın koruyucu sistem çözümleri ile Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2024'de, Yılın Yangın Yalıtımı Ürünü Ödülü'nü kazandı. Teknik Müd...
21 Ağustos 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.