İş güvenliği konusunda dergimizin sorularını yanıtlayan İST İşçi Sağlığı Teçhizatı İhracat Müdürü İş Güvenliği Uzmanı Doruk Türkuçar, sadece mevzuata uyularak iş kazalarının tamamının önlenemeyeceğini, iş kazalarında insan faktörünün büyük yer tutması göz önüne alındığında eğitimin önemli bir unsur olduğunu söylüyor.

İş güvenliği açısından ülkemizdeki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuyla ilgili ülke olarak eksilerimiz ve artılarımız nelerdir?

Ülke olarak her geçen yıl, iş güvenliğinde oldukça büyük gelişmeler kat ediyoruz. Özellikle 6331 İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yürürlüğe girmesi ülkemiz için bir dönüm noktası olmuştur. Kullanılan kişisel koruyucu donanımlar ve iş güvenliği ekipmanları tarafına baktığımızda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın, “CE” belgesiz ürünlerin piyasadaki denetimini sıkılaştırılması, sertifikasız ürünlerin ithalatının önlenmesi için gerekli tedbirleri alması ve insanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha bilinçli olmaları, ülkemizin artılarındandır. Avrupa standartlarına uyumlu ve onaylanmış kuruluşlar tarafından belgeli iş güvenliği ekipmanları ülkemizde kabul görmektedir. Bu da ürünlerin, standardın gerekliliklerini karşıladığı anlamına gelmektedir.

Fakat iş güvenliği çalışmalarının bazı kişilerce formalite olarak görülmesi, sadece mevzuata uymak maksatlı iyileştirmelerin yapılmasının yeterli görülmesi, eksiklerimizdendir. İnsan sağlığının önemi her şeyden önce gelmelidir. Çalışanın sağlığının korunması için alınan tedbirlerin ekonomik yükü, bir iş kazası sonucunda karşılaşılacak vicdani sorumluluğunun yanı sıra, ekonomik ve yasal yaptırımlardan çok daha az olacaktır.

Sadece mevzuata uyularak iş kazalarının tamamı önlenemez. İş kazalarında insan faktörünün büyük yer tutması göz önüne alındığında, eğitimin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Çalışanların İSG eğitimlerine önem verilmeli, bilinçlenmeleri sağlanmalıdır. Denetimlerin daha sıkılaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Halen iş sağlığı ve güvenliği kanununa uygun olmayan işyerleri ile zaman zaman karşılaşıyoruz. Ürettiğimiz bir ürün olan acil duş ve göz/yüz yıkama çeşmelerinden bir örnek vermek gerekirse, bu sistemlerin işyerlerinde ya da tesislerde uluslararası standartların belirttiği, verimli ve doğru şekilde çalışmaya hazır halde tutulması ve bunun takibinin yapılması, gerektiğinde kontrol edilerek sisteme müdahalede bulunulması, iş güvenliği açısından hayati önem taşımaktadır.

Doğası gereği acil duşlar gibi ilk yardım ekipmanlarının kullanım oranı düşük olmasına rağmen, ihtiyaç halinde çalışmaya hazır halde tutulması hayati öneme sahiptir. Bir acil duşa, haftalık kontroller için çalıştırılması hariç belki aylarca hatta yıllarca ihtiyaç duyulmayacaktır. Fakat gerçekten acil duşa ihtiyacı olan bir iş yeri çalışanı, o anda acil duşun işini iyi yapacağından emin olmak isteyecek ve sorunsuz çalışmasını umacaktır. Çalışan için bu konu hayati önem taşıyacaktır. Acil duşları sanırım bir arabanın hava yastığına benzetebiliriz. Hava yastığının tehlikeli bir kaza anında açılması ve hayat kurtarması beklenmektedir. Hava yastığına arabanın ömrü boyunca belki hiç ihtiyaç duyulmayacaktır ama asıl ihtiyaç anında görevini yapması hayati öneme sahiptir.

Yazının devamı için tıklayın